11 Haz 2008

not

yazılarımı gorkembul.blogcu.com 'da yazıyorum.burayada aktarmaya çalışacağım. bir süre sorun yaşadığım için buraya aktaramadım , bilginize.sorra ben duymadım görmedim demeyin tamam be heyecanlamayın çokta bişey yazmadım

25 Eyl 2007

losercik

tanrı beni sınıyor.bundan supheliydim ama bugün emin oldum.anlattığım gibi ingilizceyle aramda büyük bir çekişme var .ben ne kadar ögrenmek istemezsem kendiside bana ögrenmem gereken durumlar yaratıyor.zaten işyerinde binbir türlü sıkıntı yaşamışım bir izin gunum var ondanda bir hafta boyunca yasadıgım yüzeysel sohbetler yerine konusmadan gecıreyım diyorum , mahallemdeki sık sık gittiğim bara gidiyorum , orda oturur konuşmadan birkaç bişey içer eve giderim diyorum.yanımdaki sandalyeye bir adam geliyor bidi bidi ingilizce bişey soyluyor gulumseyıp kafamı cevırıyorum.bana donup'' ingilizce bilmiyorsun sanırım ''diyor ve bunu hala ingilizce diyor , bende suratına bakıp ''a little'' diyorum.ama içimden ''bilmiyorum lan bilmiyorum nolucak dövücenmı he, vur hadı vur'' gıbı diyalog hayallerı kurup kafamda adamı tekmelıyorum.nedir bu ya .sanki ingilizce konusturma klub'ü gıbı birşey varda bu ay beni secmısler .her dakika yüzüme yüzüme vurup ogreneceksıın baskısı yapıyorlar.yok kardesim , ingilizce ögreten hap cıkana kadar ögrenmeyeceğım.rüyalarımda bile bir sürü sarısın , renkli gozlu , bej renkli dumduz kıyafet giyen salak ingilizler , yag satarım bal satarım' ı ingilizce soyleyip beni ortada izliyorlar sonrada 'hahaha stupid' deyip laylay koşarak gidiyorlar.ama bu gece hazırlıklıyım , birdaha oyle bırsey yaparlarsa 'fuck you' diyeceğim ve gidip alman bira evinde 'hay hitler' diye bağıracağım.hıh

23 Eyl 2007

ay hate engliş ok beybi

işyerimde ingilizce bilmeyipte nasıl hala barınabıldıgımı merak eden girişimci barmaidler :) adına bu yazıya baslayacagım , bismıllah.
hatırlarsanız bir önceki yazımda , ki hatırlamıyorsanız hıc okumayın benı kardesım , dıye sinirlenmenin alemi yok dimi şimdi ,evet yok.
ne dıyordum bır onceki yazıda içine kapanık turk kızı rolüm sayesınde ıngılızceden bıraz yırtmıs olsamda gecen gunler boyunca bunu yediremedim ve artık esprılı kız halıne büründüm .fakat inanın bunda benım hıcbır cabam olmadı.sanırım bu sahıslar benım ingilizce konusma cabalarımı esprı zannedıp gulmus bulundular.adam 'one Jameson please' derken ben 'nice to meet yoou' dıyıp adamı guldurmus fakat jameson adlı vıskıyı arkamda gorup ırkılmısımdır.insan baskı altında bildiği seyıde unutuyor.guzelım black label adlı vıskıyı ısteyen adama ''oo yeeaa klark gable , the famous name '' deyıp zaten eblek olan suratında esprı yaptıgımı zanneden dıger eblek ıfadeyı olusturdugumu görse patron kişisi , benı ayakta alkıslayıp hazır ayaktayken bırde tekme koyacak hale gelırdi.
şimdi ben bar konusunda toy degılım bir cok kokteyli , içkiyi vesaire biliriım , fakat sanki bunu ıngılızce konusunca yanlıs yapacakmısım gıbı korkuya kapılıyorum.tabi boyle ınsan gıbı bir bir gelmıyorlar . 500 kişi bır anda one coke , one mohito , one bılmem ne dıye bagırıyor , zaten topuklu ayakkabı gıymek gıbı bır salaklıgım olan ben , ordan oraya sekip bırde ingilizce konusmaya calısıyorum.
en son turkceyı hıc bılmedıgını dusundugum bır cocuga 'bana bak sayıp duruyorsun senı var ya alkol manyagı yaparım denyo' demiş sonra cocugun ''oluurrr'' dıyen o pis turk yavşamasını gorunce her ıngılızce konusanın ingiliz olmadıgını anlamısımdır.ingilizce evrensel bır dil ve bizim salak turklerde ingilizce konusmaya bayılıyor.ve bende her ıngılızce konusan türke karsı bır nefret olusmasına yardımcı olan bır duygu olusuyor.ay ne korkunc :P

mola anlarında kacınılmaz olarak ingilizce konusmak zorunda kaldıgım iş arkadaslarım da buyuk bır ıhtımal benı salak zannedıyor ve bır cok turk arkadasımdan benı daha ıyı tanımıs oluyorlar.neden ; cunku ben gercekten salagım.yanımda üniversitede ogrendıgıme güvendiğim this is a table, this is a pencil gıbı cumleler hazır bekledıgı için taşımak zorunda kaldıgım salak kalemler ve mola yerındekı zavallı masa sayesınde dıyalogumun arttıgına ınanıyorum
'aaa loook thıs is a table hahahaha ' gıbı salak esprılerımle dıyologa gırme cabalarımı sanırım yavşak türk acıklamalarıyla kafalarında gecıstırıyorlar.yok ya abartıyorum , durum o kadar vahim değil . arada konusuyorlar , bak şöyle dedı falan dıye benden daha kotu durumdakılere acıklama yapıyorum , en azından onlar beni birşey sanıyor.
one beer , tuu iki hahahha ha ha oofff

13 Eyl 2007

ays ays beybi


yeni işime başladım.normal insanların uyuduğu saatte uyumayarak ülkeme yararlı olmaya çalışan ben kendime pek uygun olmasada uyku düzenime uygun olan akşam 6 sabah 6 arası çalışabileceğim bir iş buldum.çalıştığım yer yabancı ortaklı bir klup.herkes ingilizce konuşuyor benide işe alırlarken ingilizce biliyormusun diye sorduklarında - eehmm öhhm biliyorum tabi ama biliyorsunuz nankör bir dil konuşulmayınca unutuluyor bıdı bıdı gibi saçmalıklarımla kafalarını karıştırmış cümlenin uzunlugundan sıkılan patronlarda bildiğimi varsaymak zorunda kalmışlardı.
şimdi patronların hepsi yabancı , çalışanlar yabancı , birkaç benim gibi klasik -ingilizce anlıyorum ama konuşamıyorum abi, diyen denyo daha var.her nekadar ingilizcesi benim gibi olan iş arkadaşlarıma kasılmasınlar diye -yaa söz önemli değildir , mimik önemlidir gibi vaazlar versemde gözlerinde ''bok önemli değil ozaman sen konuş adamlarla'' bakışlarını görüp -tabi öğrenmekte lazım , diye kıvırıyorum. barmaidlik yapıpta ingilizceye bu kadar ihtiyaç duyacagımı tahmın edememiştim tabı.ne vardiki beer diycem , wine diycem ,votka dıycem vesaıre dıyordum.ama öyle değilmiş.insanlarla nasılsınız napıyorsunuz gıbı gunluk konusmalarıda yapmak gerekırmıs. adam gıbı içkinizi soyleyın için kardesım bana nıye soru soruyorsunuz.benım o anda sorduklarınıza cevap verırken yamulan , zırtmırt dıye yandan konuşan ve bır an once kacmaya calısan halimı sevıyor bunlar kesın.bazen sadece tebessum edıp duruyorum soyledıklerıne , sankı hep komık seyler soylemek zorundalarmıs gıbı.buna ragmen patron gelıp benı kutladıgı zaman bir türkun ingilizce bılmesede başarılı olacagını gostermıs olmanın sevıncıyle ı love me dıyebıldım. dur ya tebrıkmı ettı acaba,kovmus olmasın ama tebessum edıyordu , belkıde -ya kızım sen ne salak bıseysın seni kovardım ama hep tebessum edıyorsun,kovamıyorum da demıs olabılır.en son yurt dısından getirdıklerı garson dost olmak adına bana soru sordugunda yıne o salak tebessumu agzıma yapıstırmıs ve ıtıraf edıyormus gıbı kulagına yaklasıp ay kent spik ingiliş bat lörnnn demiş benden kacarak uzaklasmasını saglamıstım.neyse şu anki pek konusmayı sevmeyen içine kapalı ama ıyı calısan imajımı daha ne kadar surdurebılırım bılmıyorum.bide farkettımkı gercekten bız türkler konusamadıgımız işlerde daha çok çalışıyoruz.ben sırf gözgöze gelmıyımde konısmıyım dıye barı 15 kere temızleyıp ,hiç varolamayan bir sürü kokteyl yarattım bile .uf ingilizce senden kactım kactım sonunda yıne beni rezıl etcek bı yer buldun.
fak ingiliş :)

4 Eyl 2007

De bakem kimsin sen? Sıyrııık


evettt bu kadar uzun zamandan sonra kendimin de çok gülebileceği birşey yazmalıyım diyerek bilgisayarın başına oturduysam da aklıma bilgisayar ve baş bağlantılı bir sürü salak espri dışında birşey gelmemiş olduğu için yazmayı ertelemiştim.diyceksiniz ki ;peki şimdi neden ertelemedin de bu devrik cümle dolu yazına başladın.
bilmiyorum , engeleyemedim . küççücük olan okur sayımıda bu saçmalıklarımla kaybedicek olma düşüncesi bile beni durdurmadı.canım sıkkın.gerçi canım hep sıkkın ama bu sefer yaşadıklarından eğlenen ve bu sıkıntıyı atlatmak için kendine eğlenceyi çerez eden sıkkınlıklardan değil.bir sebebi yok.keşke sadece bir sebebi olsa bir çok sebebi var ve bu sebeplerde beni , leblebiyi bir çırpıda tükettiğim gibi tüketmekle kalmayıp boğaza kaçan leblebi gibi şuracığımda bir yumru oluşturmakta.niye hep leblebi diyorum ya acıktım yada lebleb; hebelep hübelep diye delirmenin başlangıcı olabilir.neyse
yeni bir işe başlıyacağım daha az yazma fırsatım olacak diye heyecanlanmış olabilirim.biliyorsunuz insan vakti varken aman sonra yaparım diye yapmaz ama vakti olmayınca herşeyi yapmak ister.
bu boş vaktimde bol bol nasıl olsa bir daha izlemem diye tv deki dizilere sardım.garip yıllarca karşı olup oturmadığın tv başında gün gelip tüm vaktini geçiriyorsun.ilerde seda sayanın programına katılıp -seda ablaaağğğğ diye bağırıp alkış tutarsam şaşırmayacağım.
o kadar çok dizi fragmanı varki hepsini ezberledim.artık her telefon yada kapı çaldığında -de bakem kimsin sen ? diye sormadan duramıyorum hadi bunu geç cevap olarak-pusaaatt diye bağırmazlarsa muhatap olmuyorum.
en çokta -plastik dünyanın naylon karakterleri- diye bağıran fragmanla sarsılıp ''ulan , spastik hülyanın saylon krakerleri de ne be'' diye düşünmüş , bu eblek düşünceli halimden yanımda gördüğüm 5 bira şişesiylen sıyrılmışımdır.sıyrık yaranın başlangıcıdır falan.
resim sayın Mustafa Horasan'a aittir.
www.mustafahorasan.com.ben kendisini çok takdir ederim girin sizde edin

3 Eyl 2007

geçip giden huhuuu


bir dogumgunu daha gectı bıttı.tahmınımden daha ıyıydı.10 15 yakın arkadaşım ve kacınılmaz olarak tabi ben.
dogumgunumu nadir kutladıgım ıcın fazla şımarıp saat 11.30 da sarhoş olmuş vaziyetteydim.ayrıca gözlerim gelen bir kaç hediye paketindeydi.inat edip açmamış fekat içlerinde çaktırmadan ne olduğunu merak etmekle meşgul olmuştum. sonra açarım diye attığım havadan dönemezdim.salak gibide tam ortaya masanın üstüne koymuştum.arada paketleri elimle yokladım da biraz rahatladım.
neyse bu gerginlikle şişelerin dibine doğru ilerledim.zira artık o neşeli doğumgunlerı uzaktı cunku yaş ilerliyordu.dogumgünü kutlamalarıda degısıyor yaşla.bebekken sen farkında olmadan ınsanlar kutluyor ,çocukken evde , gencken dısarda kulupte , orta yaşta yine eve ,yaslandıkca meyhane dahada yaslandıkca huzurevınde yada bebekken oldugun gibi sen öylece dururken yapyaşlı , cevrendekilerın kutladığı bir yerde.
hayat işte.yınede güzeldi.arkadaşlarım vardı orda olanda olmayanda.tabi pastamda

10 Ağu 2007

doğumgünü fasafisosu

doğumgünüm yaklaşıyor valla.
o kadar sıkmayın canınızı , hediyelerinizi kargoyla yollayabilirsiniz .şimdi nerde kutlayacağım napacağım hiç bilmiyorum.zaten paramda yok.öyle insanları çağırıp kişi başı 50 mılyon ödenen dogumgunlerınıde sevmıyorum.hem adamı dogumgunune cagırıyorsun hemde mecburi bir para verdırtıyorsun.hiç hoş değil.ayrıca hediye verilince yüz ifadene bakan hediye sahıbı kişiden geriliyorum.o an yapmacıkla yapmamacık arası bir surat ıfadem oluyor.beğenmedim desen olmaz.çok kasılıyorum , o yüzden hediyeyi sevmıyorum.mümkünse caktırmadan cebime koysunlar.ama binbir büyüklükteki kocaman hediyeleri nasıl cebime koyacaklar :P

kediyle aram biraz düzeldi gibi.son sadettin numaramdan sonra deli olduğumu anlamış olacak ki pek yaklaşmıyor.platonik takılalım bebek böyle en güzeli dedim , onayladı sanki.ayrıca nuri alço adını taktığımız biz evde yokken açık camdan girip bizim kedoşu hem dövüp hem seven psikopat kediden onu korudugumu bildiği içinde aramızda sözlü olmayan bir anlaşma oluştu.sen bana dokunma kedicik bende seni nuri alçodan korıyım.
vedat deseniz bir deli kaplumba.su tasarrufu adına suyunu değiştirmediğimi anlayamıyor.koysunlar reklamlara diş fırçalamak şu kadar bulasık yıkamak bu kadar yerine kaplumba suyu değiştirmek yılda 40 ton su harcatır diye de anlasın vedat.sanki üşendiğimden değiştirmiyorum.
geçen aldım karşıma 'bak vedat senin suyunu her hafta değiştirsem nolur ' dedim , 'nolcak süper olur agzına sıctıgımm'der gibi baktı.nolur biliyomusun senin cocugun , torunun , bilumum akrabaların sırf senin temiz su fetişin yüzünden kara kaplumbasına dönüşecek.yaa
aman anlamazsa anlamasın.nasıl olsa yıllar sonra huzur evinde başbaşa konuşacagımız cok vaktimiz olacak.ona kıcını sıkan bir mayo dikeyimde görsün gününü.salak şey

3 Ağu 2007

bir kediyi nasıl korkutursunuz adlı araştırmam (isviçreli bilim adamlarından destek aldıysam namerdim)

sonunda olacağı buydu.yeni gelen kedi beni yiyecek.hissediyorum.daha önce bahsetmiştim.
bu kediden bir önceki kaçmıştı , hani kendine alıştırıp.bende yeni gelene pek yüz vermıyorum nasıl olsa buda kaçacak diye tabi benimki hastalıklı bir psıkolojı ama napıyım.
şu ; korkularınla yüzleş ,cesaret et , sen yinede sev gibi cümleler artık ilgimi çekmiyor.daha ne kadar kendimi savunmasız bırakabilirimki.yok efendim , ben seveceksem tam severim ,çırılçıplak.oyun doluysa bu dünya hiç oynamam , hiç sevmem.anam konu kediden başka bir şeye geçti çaktırmadan.
neyse bu kedi sipsiyah bişi.zaten türk toplumu olarak amerikada nasıl zencileri sevmiyorlarsa bizde siyah kedileri sevmiyoruz.zenci olsa onuda sevmezdik gerçi.
ama ben severdim,sonra oda kaçıp giderdi.haha ha manyak olmuşum ben ya.hadi hayırlısı.
ne diyodum ya parça pinçik.bu siyah kedi benim yanımda uyuyor artık.fakat kendini zorla sevdirmeye calısıyor , elime kafasını sürtüp duruyor.ben tırsıyorum tabi , binbir katil hayvan belgeseli izlemişim demincek.kedi sanki elimi yiyecek , saklıyorum ellerimi , buluyor ,ben tepki vermeyip sevmedikçe daha da sert sürtüyor kafasını ,'şş birader sevsene lan beni' der gibi.allam sen beni koru diyerek elimi çıkarıyorum yastıgın altından.elim havada sabit gözgöze geliyoruz.ucuz korku filmi müzikleri çalıyor beynimde ve diyorum: beni yeme ,sonra aklıma birden yonca evcimiğin 'bandıra bandıra ye beni doyamassın tadıma' adlı parçası geliyor,telaşlanıyorum , ya şimdi bunu sesli söylersem ya bu hayvan benim beynimi okuyorsa hemen başka bir parça bulmaya çalışıyorum. emrahtan ''hey hey taksi'yi mırıldanır buluyorum kendimi.hani kacacagım taksıye atlar kacarım psıkolojısı herhalde sonra emrah'ın o klıptekı trıplerı aklıma gelıyor , hazır elım havadeyken hey hey taksı dıye sallıyorum elimi ,ordan sadettin teksoyun parmagını uzattıgı an gelıyor aklıma bennnn saadettinnnn teksoyyy diye bagırıyorum.bi bakıyorum kedi kaçmış.haha senden korktuğumumu sandın diyerek saadettin rolüme devam ediyorum sayın seyirciler.kedi odamdan tamamen kaçana kadar 'cellü cellali nelere kadirsin' vesaire gıbı sacma seyler soyluyorum.evet basardım kedi kaçıyor.kım bılebılırdı kı bır kedı bır saadettınden korksun.ben tabıkı araştırmacı gazetecılıgıme orda son verıp uyumaya calısıyorum .bakıyorum elim havada indir lan diyorum, indiriyor.
uyudum.iyiyim ben.
tabi

31 Tem 2007

devren satılık sıkıntım var hanıımmm


gece uzun ve sıcak.film izledim , ayaklarımı uzattım,abur cubur yedim yinede gecmıyor zaman.mum gibi eridiğimi hissediyorum.herkes tatilde öyle iki laklak yapacak kişide yok.şimdi gidip yeni biriyle tanışsan uff bu sıcakta zor tekrar tekrar anlat.zaten canım dinlemekte istemiyor.doğumgunumde yaklaşıyor.insanları bana alacakları hediye için yönlendirmeliyim.almıycaklarsada baskı yapmalıyım.ay geçen bısey gordum cok begendım mukemmeldı gıbı cumlelerle ıstedıgım seylerı aldırtabılırım belkı.ama begendıgım bıseyde yok ki.
bu sıcakta komik şeylerde yazmak gelmiyor insanın içinden.güldüğümde çizgili kaslarımın arası terliyor sıkılıyorum.arkadaşım ayak masaj aleti getirmiş onla sohbet ediyorum arada.fakat üstüne basıp geçtiğimi sandıgı için biraz trip yapıyor.ne kadar emekçi kardesim ben senı ezmek ıstemem gel bende sana masaj yapıyım dedıysemde ses seda cıkarmadı.aman napıyım herkes işini bılcek.kimbilir kac tane ayak masajcısı moldovyalı kadını işsiz bıraktı bu alet.aslında masaj salonu acıp, üstünde sadece erkelere özel masaj yazılı kağıtları dagıtmalı.bu makinalardan da her odaya koymalı.ağzı sulanarak gelen bir çok adamada hani nerde asyalı moldovyalı diye çığırtkanlık yapmaya başladıklarında bu makınalarla kafalarına kafalarına vurmalı .hmmm acaba hangi banka bana girişmeden girişimci kredisi verir araştırıyım.gördüğünüz gibi çok işim var sizle uğraşamayacağım.
hem ben çok eğleniyorum çok arkadaşım var havada hiç sıcak değil ,tatile çıkıcak bin ton paramda var ama çok kalabalık ondan çıkmıyorum.hıh

25 Tem 2007

tatilmiş! ne gereksiz şey


herkes gidiyor giderken de el sallıyorlar,yarım ağızla -keşke sende gelseydin deniliyor.bende kendi yarım ağzımla yok yahu siz gidin diyorum.benim zaten işim var.hem ben sonra gideceğim
hiçbir yere gidemiyeceğim.bütün kış buralarda durulmaz artık diye en çok çırpınan ben ,en çok burda duranda ben.
kökleşmiş gibi olduğum yerdeyim.insan arkadaşları , dostları , sevgilisi tatile gidiyor diye bu kadar üzülürmü.üzülüyorum valla. güneş ,ultraviyole ışınlar,kanserojenler,börtü böcek ısırıkları, canlarım benim başlarına kimbilir neler gelecek.otursalar şöyle başucumda istanbul da,benimle bu sıcakta , bu deli sıcakta bu delirten sıcaktaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
bende gitmek istiyorum ya hatta dönmemek istiyorum.ama yok siz gidin , benim zaten işim var
'tayyip beni tatile gönder' kampanyama bağışlarınızı bekliyorum.unutmayın;her kadın bir çiçektir ve çiçekli bikini benim favorimdir ;)

gideyim bir leğen alayım.puff

23 Tem 2007

küstüm

gizliden gizliye içimde bir umut vardı valla.ama birileriyle konuşurken ' yok ya , ben kendimde dahil bu insanlardan bu ülkeden hiçbirşey olmaz , herşey daha da kötüye gidecek' diyordum.ama gece yastığa başımı koydugumda sızım sızım ağlıyordum.haha yalan , valla yalan. ne yatagı ne yastıgı ne ağlaması, yastıgım en fazla grip oldugum ıcın akan sumuklerımle ıslanmıstır.uff tamam , aglıyorum evet.
seçim sonucları devam edıyor . hiç şaşırmadım , bakın ben demiştim havasındayım.ama umudum vardı , belki daha da fakirleşen daha da ezilen daha da insan olmaktan çıkartılan bu halk akıllanmıştır dıyordum.isyan edeceğiz ve şaşırtacagız sanıyordum.ama kişi kendinden bilir işi.ben ne yaptım.oy bıle kullanmadım.hem parmagıma akıttıkları mühür ojemi bozabilir diye korktum.ah ah keşke boyle olsam.kendime gidip at gözlüğü alacagım.nasıl olsa at gibi eşşek gıbı davranıyorum , bari gözlüğümle hava atayım.


bizim sucumuz mu boyle bir gençlik olmak,70 ler.biz yoktuk bile. şimdi bar ,kahve masalarında atıp tutuyoruz işte. ki bizim attığımız tuttuğumuz lafların onda birini söyleyen bir ağız bedeninden ayırılırdı o zaman.şanslıyız ne şanssızlık.hıh küstüm size türk halkı

15 Tem 2007

Bazı blokları kıskanıyorum doktor,ne yapmalıyım?

bu blok yazma işine (iş diyorum zira gerçek bir işim olsa bile bu kadar vakit ayırmazdım.) ya tamam itiraf ediyorum , diycek başka bişey bulamadım.İş işte,öyle parantez acarak sanki şeytan ayrıntıda gizlidir ama siz anlamazsınız imajı vermeye çalıştıgımı farkettım ben .ama bak gene neyaptım,ben farkettim.aferin bana kız.
ne diyceğimi yine unuttum.
hatırladım.(tabi hatırlayana kadar 4 sigara yarım bira gitti)
blokları dolaşmaya başladım.birinden diğerine sekiyorum , genellikle kişisel yazıların olduğu,okurken güldüren , güldürürken düşündüren , düşündürürken ay napıyorum ben tüm gün düşün düşün burdadamı düşüneceğim ayol deyip daha az düşündüren daha çok güldüren...uff aman bakıyorum işte.
o kadar şaşırıyorumki birsürü komik insan ,bir sürü inanılmaz tattaki yazı , bir sürü benim gibi yuksek zekaya sahip :P bana benziyen benim benzediğim sonra hangımız kıme benzıyor acaba diye düşünmeme sebep olan , allahın belaları ne güzel uyuycaktım nerden cıktınız dedirten bloklar var.ve bu insanlar büyük bır ıhtımal nıye bu kadar cok okuz var ben nıye bu kadar yalnız hıssedıyorum dedığım dunyamda varolan ınsanlar.insanı blogundan tanımak ısterdım.
sonra bloguma baktım.uzun yazılar var. kımse okumuyor uzun yazıları, takıp ettıgı bırı yoksa.kısa ama öz anlatımlı yazıları kıskandım.sonra imla kurallarına ne kadar uyduklarını farkettım.bense vırgulu canım sıkıldıkca oraya buraya atıyordum.yıne kıskandım.bak yıne kısa yazacaktım uzadı.al işte yine kıskandım.

bazı blokları kıskanıyorum doktor bey
yok yok hayır doğu bloğu nu nıye kıskanıyım.gorbacov cum hallettı o sorunumu
hmm şey ben internette bloklar var onları kıskanıyorum.
efendim.kapıyı mı
ha şimdi mi çıkarken mi
tamam , çıkayım kapatayım hemen.
şey çıkıcamda aklıma geldı.sizin bloounuz varmı acabağ?

benim blokflütümde var bikere.hıh
fiuuu siiyuu

be nankör kedi!


hadi insanları anlıyorum da nedir bu hayvanların ve eşyaların benimle derdi.
hangi eşyaya yada hayvana el atsam başına birşey geliyor.şimdi de kedi kayboldu.evet ev arkadasımın kedisi hemde.
önce ayakkabısının tekini şimdide kedisinin tümünü kaybettim.hayır anlamıyorum ki gözlerinde nasıl bir intiba bıraktımda haber vermeden kaçıyorlar.adam gibi soyleyın ben gidiyorum diye kapıyı acarım.nedir bu camdan atlıyım kaybolıyım özlemi.hep ekşin hep ekşin.
gecen gunde evde aramıs bulamamıstım kediyi.kapının onune cıktım aglıyorum.bırde baktım oda kapının onunde benle aglıyor.
''salak bana yalakalık yapma gir içeri sana aglıyorum ben'' dedım, utandı girdi.bidaha yapmaz dıye dusunmustum nerden bılebılırdım ünlü düşünür ibonun zamanında bunu anlatmak istediğini ;

Sevmek dedin sevmedik mi
Aşka boyun eğmedik mi
Bütün kötü huyları hatta güzel dostları
Senin için terketmedik mi

Be vicdansız, be insafsızın kızı be nankör kedi
İnsan birşey söyler

ya ya hepsiciği böyleymiş bunların.
sedat öldü,vedat psıkolojık bunalım sonucu kendini bazen ninja kaplumba bazen elvıs presley bazende abartıp marliyn monroe falan sanıyor.tek gözlü biricik korsan kimbilir şimdi hangi alemlerde,ayakkabıda yok.off offf
bır gun bır bakıcam elvis,ahmet kaya,ayakkabının teki,sedat ve korsan okey cevırıyorlar işte o zaman var yaaa , yumrugumu masaya vurup şaşkın bakışları altında o cool ses tonumla;
-bir gun okeye 4.ararsam bu masadan hiçbiriniz olmayacaksınız, deyip çekip gideceğim. giderkende -haa bu arada okeyin ikisi de elviste , deyip ortamlarını bozacagım.

12 Tem 2007

akvaryum dedektifi

genellikle ayın 2. haftası ve 4 haftası arasında 10 gunluk depresyon gecırme donemlerım var.yok ya oyle ıstatıksel bır sey yok.her daim gecırıyorum.ama yogun oldugu dönemler mevcut.bu aralar o yogunluk donemındeyım.genelıkle hıc ızlemedıgım tv yı acıp sabıt bakıslarla sacma programlar ızlıyorum.
2 gundur nerdeyse tv nın basından kalkmıyorum.boyle donemlerde favorı kanallarım seri katıllerın oldugu,adlı tıp dedektıflerının pır pır döndüğü, buyuk hayvanların kucukcuk hayvanları yedıgı kanallar silsilesi natıonal,zone vb. kanalları takıp edıyorum.
Geceye, yeme onu pıs hayvan odaha mınıcık,ay ay gitti dag gıbı karınca,şerefsız kaplan vejeteryan olsana, gıbı doga dengsını bozmaya calısan acıklamalarımla geceye damgamı vuruyorum.ama en son serı katıllerde kızcagıza tecavuz edıp olduren denyoya -tuu tuu yazıklar olsun sana, deyıp tv ye dogru tukurunce bır duraksadım.tv yle konusuyordum,konusmayı bırak hep hakaret edıyordum.kendısınden ozur dıleyıp akvaryum kanalını actım.
izleyıp sakınlesecek tv ylede aramı duzeltıcektım.fekat nerdeeee. o kadar cok katıl hayvan ızlemıstımkı akvaryumdakı sakın sakın dolanan balıklarında acaba hangısı gızlı katıl olabılır dıye beklemeye basladım.tv ye yaklasıp hareketlerını ızledıgım balıklardan bırınden suphlendım. zira hep kameraya cıkmaya calısan oydu.hemen dıgıturku arayıp olayı bıldırmek ıstedım bır cok hayvanın hayatını kurtarabılcek gucte oldugumu farkedınce bı sıgara ıcıyım lan dedım.ıctım.sonrada uyumusum.sabah hemen gene kanalı actım aynı balık duruyormuydu.hepsıde bırbırıne benzıyo japon serefsızlerı dıye kufredıp ,aman ya banane dedım.
iyi mi, değil.

10 Tem 2007

kompleks mi ? hadi canım hadi

konser vardı çalıştım,çalışmaz olaydım
shakıra'ymıs
elime iki shaker versınler ben daha guzel sallarım.nedir kardesım bu erkeklerın sallama fantezısı anlıyamadım.yıllarca dansozle buyumus bır toplum olarak,hala elın kadını gelıp ıkı sallıyor dıye hayran hayran ızlıyorlar.lan bızım sulukulede bıle daha guzel oynarlar.ama yok olmaz , ılla allayıp pullayacaksın.
-abı kadın cok guzel oynuyo
evet elın yabancısına guzel gelırde senın kulturun bu zaten , neyı guzel gelıyor anlamıyorum kı.
idda ediyorum shakıra doguya gitsin,oynasın,orda kadını kapıp anam bu mide krampı gecırıyor tuhaf tuhaf bıseyler yapıyor dıye hastaneye yetiştirirler.yazıktır insanların insaniyet duygularıyla oynanırmı.sonra bize bişey olsa , midemizi tutsak , kıcımız basımız ayrı oynasa agrıdan,alkışmı tutacaksınız.
abi kıza bak ne guzel kıvırtıyor
abı bu kız bayıldı ya,öldümü acaba ?
aman bosver lan , shakıra var onu izleriz . nefes alsın yeter

tamam be güzel kadın , seside fena değil (canlı performans dışında) , iyide oynuyor tamamda , sizinde pavlov un köpeği gibi iki kalçada ağız sulandırmanız beyninizi sulandırmıyormu.
şhake it up şekerim!