biraz önce bir dostumun ki pek yoktur blogunu okuyordum.(nihalenvarsagel.blogspot.com) eşyaların canlı lığıyla ve onlara bağlılıyla ilgili hoş bir yazı yazmış.bende farkettimki ki bilirsiniz farkındalık benim meziyetımdır :P
neyse farkettimki ben unutkanım neyi farkettiğimi bile unuttum.biraz düşüneceğim.yazmayı durdurabılsem şu an siz bu halimi farkedemiyecektiniz bile ama napıyım.uf
tamam farkettimki yaklaşık 15 yıldır benle olan oyuncağım var ve zamanla araya katılan dıger oyuncaklarım.bunlar genellıkle hayvan kılıgındaki peluşlar.ve ben bunları 15 yıldır üşenmeden yatagımın ustune diziyorum.yatarkende kaldırıyorum.fakat bunu nıye yaptıgımı bılmıyorum.yüzlerine bıle bakmıyorum sadece yataktan kaldır yataga at.yoksa ben erkekmıyım :P
insanlar yazın ayrılmalı kışında barışmalı bence.bu sıcakta iki tarafda bırbırını cekemıyor,birşeyler anlatıyorsun ' ya bu şimdi acaba ne anlatıyor bu sıcakta ' diye düşündüğünü anlıyorsun karşındakinin.özlemişsin sarılıyorsun vıcık vıcık ve bu vıcıklığa katlanma derecenide sevgi derecesi sanıyorsun.e butun gun sıcakta yemişsin güneşi gözlerin yarı kapanmış son gücünle bakıyorsun sevdiceğine ama nafile 'niye bana oyle bayık bakıyorsun yoksa yoksa benı sevmıyormusun artık' cümlesiyle karşılaşabılırsın.yada kollarını kaldırmış ona sarılacakken allahım ya ter kokuyorsam endişesiyle gergin sarılabilir ama bu sayede sarılmandaki hissizlikle gerginlik yaratabilirsin.tabi en kötüsüde özlemle hissetmek istediğin o sevginin sıcaklık hissini yazın bu sıcağında hissedince fenalıklar geçirmek oluyor.şöyle kışın buz gibi havada gelsen olmazmıydı.bak ne kadar çok sarılıp sevgimi belli ediyordum sana.gözlerim faltaşı gıbı açık,ter kokmayan,tir tir titreyen karşında.yok yok yazın insanlar ayrılmalı.yada plastik havuz alıp içinde takılmalı.