25 Eyl 2007

losercik

tanrı beni sınıyor.bundan supheliydim ama bugün emin oldum.anlattığım gibi ingilizceyle aramda büyük bir çekişme var .ben ne kadar ögrenmek istemezsem kendiside bana ögrenmem gereken durumlar yaratıyor.zaten işyerinde binbir türlü sıkıntı yaşamışım bir izin gunum var ondanda bir hafta boyunca yasadıgım yüzeysel sohbetler yerine konusmadan gecıreyım diyorum , mahallemdeki sık sık gittiğim bara gidiyorum , orda oturur konuşmadan birkaç bişey içer eve giderim diyorum.yanımdaki sandalyeye bir adam geliyor bidi bidi ingilizce bişey soyluyor gulumseyıp kafamı cevırıyorum.bana donup'' ingilizce bilmiyorsun sanırım ''diyor ve bunu hala ingilizce diyor , bende suratına bakıp ''a little'' diyorum.ama içimden ''bilmiyorum lan bilmiyorum nolucak dövücenmı he, vur hadı vur'' gıbı diyalog hayallerı kurup kafamda adamı tekmelıyorum.nedir bu ya .sanki ingilizce konusturma klub'ü gıbı birşey varda bu ay beni secmısler .her dakika yüzüme yüzüme vurup ogreneceksıın baskısı yapıyorlar.yok kardesim , ingilizce ögreten hap cıkana kadar ögrenmeyeceğım.rüyalarımda bile bir sürü sarısın , renkli gozlu , bej renkli dumduz kıyafet giyen salak ingilizler , yag satarım bal satarım' ı ingilizce soyleyip beni ortada izliyorlar sonrada 'hahaha stupid' deyip laylay koşarak gidiyorlar.ama bu gece hazırlıklıyım , birdaha oyle bırsey yaparlarsa 'fuck you' diyeceğim ve gidip alman bira evinde 'hay hitler' diye bağıracağım.hıh

23 Eyl 2007

ay hate engliş ok beybi

işyerimde ingilizce bilmeyipte nasıl hala barınabıldıgımı merak eden girişimci barmaidler :) adına bu yazıya baslayacagım , bismıllah.
hatırlarsanız bir önceki yazımda , ki hatırlamıyorsanız hıc okumayın benı kardesım , dıye sinirlenmenin alemi yok dimi şimdi ,evet yok.
ne dıyordum bır onceki yazıda içine kapanık turk kızı rolüm sayesınde ıngılızceden bıraz yırtmıs olsamda gecen gunler boyunca bunu yediremedim ve artık esprılı kız halıne büründüm .fakat inanın bunda benım hıcbır cabam olmadı.sanırım bu sahıslar benım ingilizce konusma cabalarımı esprı zannedıp gulmus bulundular.adam 'one Jameson please' derken ben 'nice to meet yoou' dıyıp adamı guldurmus fakat jameson adlı vıskıyı arkamda gorup ırkılmısımdır.insan baskı altında bildiği seyıde unutuyor.guzelım black label adlı vıskıyı ısteyen adama ''oo yeeaa klark gable , the famous name '' deyıp zaten eblek olan suratında esprı yaptıgımı zanneden dıger eblek ıfadeyı olusturdugumu görse patron kişisi , benı ayakta alkıslayıp hazır ayaktayken bırde tekme koyacak hale gelırdi.
şimdi ben bar konusunda toy degılım bir cok kokteyli , içkiyi vesaire biliriım , fakat sanki bunu ıngılızce konusunca yanlıs yapacakmısım gıbı korkuya kapılıyorum.tabi boyle ınsan gıbı bir bir gelmıyorlar . 500 kişi bır anda one coke , one mohito , one bılmem ne dıye bagırıyor , zaten topuklu ayakkabı gıymek gıbı bır salaklıgım olan ben , ordan oraya sekip bırde ingilizce konusmaya calısıyorum.
en son turkceyı hıc bılmedıgını dusundugum bır cocuga 'bana bak sayıp duruyorsun senı var ya alkol manyagı yaparım denyo' demiş sonra cocugun ''oluurrr'' dıyen o pis turk yavşamasını gorunce her ıngılızce konusanın ingiliz olmadıgını anlamısımdır.ingilizce evrensel bır dil ve bizim salak turklerde ingilizce konusmaya bayılıyor.ve bende her ıngılızce konusan türke karsı bır nefret olusmasına yardımcı olan bır duygu olusuyor.ay ne korkunc :P

mola anlarında kacınılmaz olarak ingilizce konusmak zorunda kaldıgım iş arkadaslarım da buyuk bır ıhtımal benı salak zannedıyor ve bır cok turk arkadasımdan benı daha ıyı tanımıs oluyorlar.neden ; cunku ben gercekten salagım.yanımda üniversitede ogrendıgıme güvendiğim this is a table, this is a pencil gıbı cumleler hazır bekledıgı için taşımak zorunda kaldıgım salak kalemler ve mola yerındekı zavallı masa sayesınde dıyalogumun arttıgına ınanıyorum
'aaa loook thıs is a table hahahaha ' gıbı salak esprılerımle dıyologa gırme cabalarımı sanırım yavşak türk acıklamalarıyla kafalarında gecıstırıyorlar.yok ya abartıyorum , durum o kadar vahim değil . arada konusuyorlar , bak şöyle dedı falan dıye benden daha kotu durumdakılere acıklama yapıyorum , en azından onlar beni birşey sanıyor.
one beer , tuu iki hahahha ha ha oofff

13 Eyl 2007

ays ays beybi


yeni işime başladım.normal insanların uyuduğu saatte uyumayarak ülkeme yararlı olmaya çalışan ben kendime pek uygun olmasada uyku düzenime uygun olan akşam 6 sabah 6 arası çalışabileceğim bir iş buldum.çalıştığım yer yabancı ortaklı bir klup.herkes ingilizce konuşuyor benide işe alırlarken ingilizce biliyormusun diye sorduklarında - eehmm öhhm biliyorum tabi ama biliyorsunuz nankör bir dil konuşulmayınca unutuluyor bıdı bıdı gibi saçmalıklarımla kafalarını karıştırmış cümlenin uzunlugundan sıkılan patronlarda bildiğimi varsaymak zorunda kalmışlardı.
şimdi patronların hepsi yabancı , çalışanlar yabancı , birkaç benim gibi klasik -ingilizce anlıyorum ama konuşamıyorum abi, diyen denyo daha var.her nekadar ingilizcesi benim gibi olan iş arkadaşlarıma kasılmasınlar diye -yaa söz önemli değildir , mimik önemlidir gibi vaazlar versemde gözlerinde ''bok önemli değil ozaman sen konuş adamlarla'' bakışlarını görüp -tabi öğrenmekte lazım , diye kıvırıyorum. barmaidlik yapıpta ingilizceye bu kadar ihtiyaç duyacagımı tahmın edememiştim tabı.ne vardiki beer diycem , wine diycem ,votka dıycem vesaıre dıyordum.ama öyle değilmiş.insanlarla nasılsınız napıyorsunuz gıbı gunluk konusmalarıda yapmak gerekırmıs. adam gıbı içkinizi soyleyın için kardesım bana nıye soru soruyorsunuz.benım o anda sorduklarınıza cevap verırken yamulan , zırtmırt dıye yandan konuşan ve bır an once kacmaya calısan halimı sevıyor bunlar kesın.bazen sadece tebessum edıp duruyorum soyledıklerıne , sankı hep komık seyler soylemek zorundalarmıs gıbı.buna ragmen patron gelıp benı kutladıgı zaman bir türkun ingilizce bılmesede başarılı olacagını gostermıs olmanın sevıncıyle ı love me dıyebıldım. dur ya tebrıkmı ettı acaba,kovmus olmasın ama tebessum edıyordu , belkıde -ya kızım sen ne salak bıseysın seni kovardım ama hep tebessum edıyorsun,kovamıyorum da demıs olabılır.en son yurt dısından getirdıklerı garson dost olmak adına bana soru sordugunda yıne o salak tebessumu agzıma yapıstırmıs ve ıtıraf edıyormus gıbı kulagına yaklasıp ay kent spik ingiliş bat lörnnn demiş benden kacarak uzaklasmasını saglamıstım.neyse şu anki pek konusmayı sevmeyen içine kapalı ama ıyı calısan imajımı daha ne kadar surdurebılırım bılmıyorum.bide farkettımkı gercekten bız türkler konusamadıgımız işlerde daha çok çalışıyoruz.ben sırf gözgöze gelmıyımde konısmıyım dıye barı 15 kere temızleyıp ,hiç varolamayan bir sürü kokteyl yarattım bile .uf ingilizce senden kactım kactım sonunda yıne beni rezıl etcek bı yer buldun.
fak ingiliş :)

4 Eyl 2007

De bakem kimsin sen? Sıyrııık


evettt bu kadar uzun zamandan sonra kendimin de çok gülebileceği birşey yazmalıyım diyerek bilgisayarın başına oturduysam da aklıma bilgisayar ve baş bağlantılı bir sürü salak espri dışında birşey gelmemiş olduğu için yazmayı ertelemiştim.diyceksiniz ki ;peki şimdi neden ertelemedin de bu devrik cümle dolu yazına başladın.
bilmiyorum , engeleyemedim . küççücük olan okur sayımıda bu saçmalıklarımla kaybedicek olma düşüncesi bile beni durdurmadı.canım sıkkın.gerçi canım hep sıkkın ama bu sefer yaşadıklarından eğlenen ve bu sıkıntıyı atlatmak için kendine eğlenceyi çerez eden sıkkınlıklardan değil.bir sebebi yok.keşke sadece bir sebebi olsa bir çok sebebi var ve bu sebeplerde beni , leblebiyi bir çırpıda tükettiğim gibi tüketmekle kalmayıp boğaza kaçan leblebi gibi şuracığımda bir yumru oluşturmakta.niye hep leblebi diyorum ya acıktım yada lebleb; hebelep hübelep diye delirmenin başlangıcı olabilir.neyse
yeni bir işe başlıyacağım daha az yazma fırsatım olacak diye heyecanlanmış olabilirim.biliyorsunuz insan vakti varken aman sonra yaparım diye yapmaz ama vakti olmayınca herşeyi yapmak ister.
bu boş vaktimde bol bol nasıl olsa bir daha izlemem diye tv deki dizilere sardım.garip yıllarca karşı olup oturmadığın tv başında gün gelip tüm vaktini geçiriyorsun.ilerde seda sayanın programına katılıp -seda ablaaağğğğ diye bağırıp alkış tutarsam şaşırmayacağım.
o kadar çok dizi fragmanı varki hepsini ezberledim.artık her telefon yada kapı çaldığında -de bakem kimsin sen ? diye sormadan duramıyorum hadi bunu geç cevap olarak-pusaaatt diye bağırmazlarsa muhatap olmuyorum.
en çokta -plastik dünyanın naylon karakterleri- diye bağıran fragmanla sarsılıp ''ulan , spastik hülyanın saylon krakerleri de ne be'' diye düşünmüş , bu eblek düşünceli halimden yanımda gördüğüm 5 bira şişesiylen sıyrılmışımdır.sıyrık yaranın başlangıcıdır falan.
resim sayın Mustafa Horasan'a aittir.
www.mustafahorasan.com.ben kendisini çok takdir ederim girin sizde edin

3 Eyl 2007

geçip giden huhuuu


bir dogumgunu daha gectı bıttı.tahmınımden daha ıyıydı.10 15 yakın arkadaşım ve kacınılmaz olarak tabi ben.
dogumgunumu nadir kutladıgım ıcın fazla şımarıp saat 11.30 da sarhoş olmuş vaziyetteydim.ayrıca gözlerim gelen bir kaç hediye paketindeydi.inat edip açmamış fekat içlerinde çaktırmadan ne olduğunu merak etmekle meşgul olmuştum. sonra açarım diye attığım havadan dönemezdim.salak gibide tam ortaya masanın üstüne koymuştum.arada paketleri elimle yokladım da biraz rahatladım.
neyse bu gerginlikle şişelerin dibine doğru ilerledim.zira artık o neşeli doğumgunlerı uzaktı cunku yaş ilerliyordu.dogumgünü kutlamalarıda degısıyor yaşla.bebekken sen farkında olmadan ınsanlar kutluyor ,çocukken evde , gencken dısarda kulupte , orta yaşta yine eve ,yaslandıkca meyhane dahada yaslandıkca huzurevınde yada bebekken oldugun gibi sen öylece dururken yapyaşlı , cevrendekilerın kutladığı bir yerde.
hayat işte.yınede güzeldi.arkadaşlarım vardı orda olanda olmayanda.tabi pastamda

10 Ağu 2007

doğumgünü fasafisosu

doğumgünüm yaklaşıyor valla.
o kadar sıkmayın canınızı , hediyelerinizi kargoyla yollayabilirsiniz .şimdi nerde kutlayacağım napacağım hiç bilmiyorum.zaten paramda yok.öyle insanları çağırıp kişi başı 50 mılyon ödenen dogumgunlerınıde sevmıyorum.hem adamı dogumgunune cagırıyorsun hemde mecburi bir para verdırtıyorsun.hiç hoş değil.ayrıca hediye verilince yüz ifadene bakan hediye sahıbı kişiden geriliyorum.o an yapmacıkla yapmamacık arası bir surat ıfadem oluyor.beğenmedim desen olmaz.çok kasılıyorum , o yüzden hediyeyi sevmıyorum.mümkünse caktırmadan cebime koysunlar.ama binbir büyüklükteki kocaman hediyeleri nasıl cebime koyacaklar :P

kediyle aram biraz düzeldi gibi.son sadettin numaramdan sonra deli olduğumu anlamış olacak ki pek yaklaşmıyor.platonik takılalım bebek böyle en güzeli dedim , onayladı sanki.ayrıca nuri alço adını taktığımız biz evde yokken açık camdan girip bizim kedoşu hem dövüp hem seven psikopat kediden onu korudugumu bildiği içinde aramızda sözlü olmayan bir anlaşma oluştu.sen bana dokunma kedicik bende seni nuri alçodan korıyım.
vedat deseniz bir deli kaplumba.su tasarrufu adına suyunu değiştirmediğimi anlayamıyor.koysunlar reklamlara diş fırçalamak şu kadar bulasık yıkamak bu kadar yerine kaplumba suyu değiştirmek yılda 40 ton su harcatır diye de anlasın vedat.sanki üşendiğimden değiştirmiyorum.
geçen aldım karşıma 'bak vedat senin suyunu her hafta değiştirsem nolur ' dedim , 'nolcak süper olur agzına sıctıgımm'der gibi baktı.nolur biliyomusun senin cocugun , torunun , bilumum akrabaların sırf senin temiz su fetişin yüzünden kara kaplumbasına dönüşecek.yaa
aman anlamazsa anlamasın.nasıl olsa yıllar sonra huzur evinde başbaşa konuşacagımız cok vaktimiz olacak.ona kıcını sıkan bir mayo dikeyimde görsün gününü.salak şey

3 Ağu 2007

bir kediyi nasıl korkutursunuz adlı araştırmam (isviçreli bilim adamlarından destek aldıysam namerdim)

sonunda olacağı buydu.yeni gelen kedi beni yiyecek.hissediyorum.daha önce bahsetmiştim.
bu kediden bir önceki kaçmıştı , hani kendine alıştırıp.bende yeni gelene pek yüz vermıyorum nasıl olsa buda kaçacak diye tabi benimki hastalıklı bir psıkolojı ama napıyım.
şu ; korkularınla yüzleş ,cesaret et , sen yinede sev gibi cümleler artık ilgimi çekmiyor.daha ne kadar kendimi savunmasız bırakabilirimki.yok efendim , ben seveceksem tam severim ,çırılçıplak.oyun doluysa bu dünya hiç oynamam , hiç sevmem.anam konu kediden başka bir şeye geçti çaktırmadan.
neyse bu kedi sipsiyah bişi.zaten türk toplumu olarak amerikada nasıl zencileri sevmiyorlarsa bizde siyah kedileri sevmiyoruz.zenci olsa onuda sevmezdik gerçi.
ama ben severdim,sonra oda kaçıp giderdi.haha ha manyak olmuşum ben ya.hadi hayırlısı.
ne diyodum ya parça pinçik.bu siyah kedi benim yanımda uyuyor artık.fakat kendini zorla sevdirmeye calısıyor , elime kafasını sürtüp duruyor.ben tırsıyorum tabi , binbir katil hayvan belgeseli izlemişim demincek.kedi sanki elimi yiyecek , saklıyorum ellerimi , buluyor ,ben tepki vermeyip sevmedikçe daha da sert sürtüyor kafasını ,'şş birader sevsene lan beni' der gibi.allam sen beni koru diyerek elimi çıkarıyorum yastıgın altından.elim havada sabit gözgöze geliyoruz.ucuz korku filmi müzikleri çalıyor beynimde ve diyorum: beni yeme ,sonra aklıma birden yonca evcimiğin 'bandıra bandıra ye beni doyamassın tadıma' adlı parçası geliyor,telaşlanıyorum , ya şimdi bunu sesli söylersem ya bu hayvan benim beynimi okuyorsa hemen başka bir parça bulmaya çalışıyorum. emrahtan ''hey hey taksi'yi mırıldanır buluyorum kendimi.hani kacacagım taksıye atlar kacarım psıkolojısı herhalde sonra emrah'ın o klıptekı trıplerı aklıma gelıyor , hazır elım havadeyken hey hey taksı dıye sallıyorum elimi ,ordan sadettin teksoyun parmagını uzattıgı an gelıyor aklıma bennnn saadettinnnn teksoyyy diye bagırıyorum.bi bakıyorum kedi kaçmış.haha senden korktuğumumu sandın diyerek saadettin rolüme devam ediyorum sayın seyirciler.kedi odamdan tamamen kaçana kadar 'cellü cellali nelere kadirsin' vesaire gıbı sacma seyler soyluyorum.evet basardım kedi kaçıyor.kım bılebılırdı kı bır kedı bır saadettınden korksun.ben tabıkı araştırmacı gazetecılıgıme orda son verıp uyumaya calısıyorum .bakıyorum elim havada indir lan diyorum, indiriyor.
uyudum.iyiyim ben.
tabi

31 Tem 2007

devren satılık sıkıntım var hanıımmm


gece uzun ve sıcak.film izledim , ayaklarımı uzattım,abur cubur yedim yinede gecmıyor zaman.mum gibi eridiğimi hissediyorum.herkes tatilde öyle iki laklak yapacak kişide yok.şimdi gidip yeni biriyle tanışsan uff bu sıcakta zor tekrar tekrar anlat.zaten canım dinlemekte istemiyor.doğumgunumde yaklaşıyor.insanları bana alacakları hediye için yönlendirmeliyim.almıycaklarsada baskı yapmalıyım.ay geçen bısey gordum cok begendım mukemmeldı gıbı cumlelerle ıstedıgım seylerı aldırtabılırım belkı.ama begendıgım bıseyde yok ki.
bu sıcakta komik şeylerde yazmak gelmiyor insanın içinden.güldüğümde çizgili kaslarımın arası terliyor sıkılıyorum.arkadaşım ayak masaj aleti getirmiş onla sohbet ediyorum arada.fakat üstüne basıp geçtiğimi sandıgı için biraz trip yapıyor.ne kadar emekçi kardesim ben senı ezmek ıstemem gel bende sana masaj yapıyım dedıysemde ses seda cıkarmadı.aman napıyım herkes işini bılcek.kimbilir kac tane ayak masajcısı moldovyalı kadını işsiz bıraktı bu alet.aslında masaj salonu acıp, üstünde sadece erkelere özel masaj yazılı kağıtları dagıtmalı.bu makinalardan da her odaya koymalı.ağzı sulanarak gelen bir çok adamada hani nerde asyalı moldovyalı diye çığırtkanlık yapmaya başladıklarında bu makınalarla kafalarına kafalarına vurmalı .hmmm acaba hangi banka bana girişmeden girişimci kredisi verir araştırıyım.gördüğünüz gibi çok işim var sizle uğraşamayacağım.
hem ben çok eğleniyorum çok arkadaşım var havada hiç sıcak değil ,tatile çıkıcak bin ton paramda var ama çok kalabalık ondan çıkmıyorum.hıh

25 Tem 2007

tatilmiş! ne gereksiz şey


herkes gidiyor giderken de el sallıyorlar,yarım ağızla -keşke sende gelseydin deniliyor.bende kendi yarım ağzımla yok yahu siz gidin diyorum.benim zaten işim var.hem ben sonra gideceğim
hiçbir yere gidemiyeceğim.bütün kış buralarda durulmaz artık diye en çok çırpınan ben ,en çok burda duranda ben.
kökleşmiş gibi olduğum yerdeyim.insan arkadaşları , dostları , sevgilisi tatile gidiyor diye bu kadar üzülürmü.üzülüyorum valla. güneş ,ultraviyole ışınlar,kanserojenler,börtü böcek ısırıkları, canlarım benim başlarına kimbilir neler gelecek.otursalar şöyle başucumda istanbul da,benimle bu sıcakta , bu deli sıcakta bu delirten sıcaktaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
bende gitmek istiyorum ya hatta dönmemek istiyorum.ama yok siz gidin , benim zaten işim var
'tayyip beni tatile gönder' kampanyama bağışlarınızı bekliyorum.unutmayın;her kadın bir çiçektir ve çiçekli bikini benim favorimdir ;)

gideyim bir leğen alayım.puff

23 Tem 2007

küstüm

gizliden gizliye içimde bir umut vardı valla.ama birileriyle konuşurken ' yok ya , ben kendimde dahil bu insanlardan bu ülkeden hiçbirşey olmaz , herşey daha da kötüye gidecek' diyordum.ama gece yastığa başımı koydugumda sızım sızım ağlıyordum.haha yalan , valla yalan. ne yatagı ne yastıgı ne ağlaması, yastıgım en fazla grip oldugum ıcın akan sumuklerımle ıslanmıstır.uff tamam , aglıyorum evet.
seçim sonucları devam edıyor . hiç şaşırmadım , bakın ben demiştim havasındayım.ama umudum vardı , belki daha da fakirleşen daha da ezilen daha da insan olmaktan çıkartılan bu halk akıllanmıştır dıyordum.isyan edeceğiz ve şaşırtacagız sanıyordum.ama kişi kendinden bilir işi.ben ne yaptım.oy bıle kullanmadım.hem parmagıma akıttıkları mühür ojemi bozabilir diye korktum.ah ah keşke boyle olsam.kendime gidip at gözlüğü alacagım.nasıl olsa at gibi eşşek gıbı davranıyorum , bari gözlüğümle hava atayım.


bizim sucumuz mu boyle bir gençlik olmak,70 ler.biz yoktuk bile. şimdi bar ,kahve masalarında atıp tutuyoruz işte. ki bizim attığımız tuttuğumuz lafların onda birini söyleyen bir ağız bedeninden ayırılırdı o zaman.şanslıyız ne şanssızlık.hıh küstüm size türk halkı

15 Tem 2007

Bazı blokları kıskanıyorum doktor,ne yapmalıyım?

bu blok yazma işine (iş diyorum zira gerçek bir işim olsa bile bu kadar vakit ayırmazdım.) ya tamam itiraf ediyorum , diycek başka bişey bulamadım.İş işte,öyle parantez acarak sanki şeytan ayrıntıda gizlidir ama siz anlamazsınız imajı vermeye çalıştıgımı farkettım ben .ama bak gene neyaptım,ben farkettim.aferin bana kız.
ne diyceğimi yine unuttum.
hatırladım.(tabi hatırlayana kadar 4 sigara yarım bira gitti)
blokları dolaşmaya başladım.birinden diğerine sekiyorum , genellikle kişisel yazıların olduğu,okurken güldüren , güldürürken düşündüren , düşündürürken ay napıyorum ben tüm gün düşün düşün burdadamı düşüneceğim ayol deyip daha az düşündüren daha çok güldüren...uff aman bakıyorum işte.
o kadar şaşırıyorumki birsürü komik insan ,bir sürü inanılmaz tattaki yazı , bir sürü benim gibi yuksek zekaya sahip :P bana benziyen benim benzediğim sonra hangımız kıme benzıyor acaba diye düşünmeme sebep olan , allahın belaları ne güzel uyuycaktım nerden cıktınız dedirten bloklar var.ve bu insanlar büyük bır ıhtımal nıye bu kadar cok okuz var ben nıye bu kadar yalnız hıssedıyorum dedığım dunyamda varolan ınsanlar.insanı blogundan tanımak ısterdım.
sonra bloguma baktım.uzun yazılar var. kımse okumuyor uzun yazıları, takıp ettıgı bırı yoksa.kısa ama öz anlatımlı yazıları kıskandım.sonra imla kurallarına ne kadar uyduklarını farkettım.bense vırgulu canım sıkıldıkca oraya buraya atıyordum.yıne kıskandım.bak yıne kısa yazacaktım uzadı.al işte yine kıskandım.

bazı blokları kıskanıyorum doktor bey
yok yok hayır doğu bloğu nu nıye kıskanıyım.gorbacov cum hallettı o sorunumu
hmm şey ben internette bloklar var onları kıskanıyorum.
efendim.kapıyı mı
ha şimdi mi çıkarken mi
tamam , çıkayım kapatayım hemen.
şey çıkıcamda aklıma geldı.sizin bloounuz varmı acabağ?

benim blokflütümde var bikere.hıh
fiuuu siiyuu

be nankör kedi!


hadi insanları anlıyorum da nedir bu hayvanların ve eşyaların benimle derdi.
hangi eşyaya yada hayvana el atsam başına birşey geliyor.şimdi de kedi kayboldu.evet ev arkadasımın kedisi hemde.
önce ayakkabısının tekini şimdide kedisinin tümünü kaybettim.hayır anlamıyorum ki gözlerinde nasıl bir intiba bıraktımda haber vermeden kaçıyorlar.adam gibi soyleyın ben gidiyorum diye kapıyı acarım.nedir bu camdan atlıyım kaybolıyım özlemi.hep ekşin hep ekşin.
gecen gunde evde aramıs bulamamıstım kediyi.kapının onune cıktım aglıyorum.bırde baktım oda kapının onunde benle aglıyor.
''salak bana yalakalık yapma gir içeri sana aglıyorum ben'' dedım, utandı girdi.bidaha yapmaz dıye dusunmustum nerden bılebılırdım ünlü düşünür ibonun zamanında bunu anlatmak istediğini ;

Sevmek dedin sevmedik mi
Aşka boyun eğmedik mi
Bütün kötü huyları hatta güzel dostları
Senin için terketmedik mi

Be vicdansız, be insafsızın kızı be nankör kedi
İnsan birşey söyler

ya ya hepsiciği böyleymiş bunların.
sedat öldü,vedat psıkolojık bunalım sonucu kendini bazen ninja kaplumba bazen elvıs presley bazende abartıp marliyn monroe falan sanıyor.tek gözlü biricik korsan kimbilir şimdi hangi alemlerde,ayakkabıda yok.off offf
bır gun bır bakıcam elvis,ahmet kaya,ayakkabının teki,sedat ve korsan okey cevırıyorlar işte o zaman var yaaa , yumrugumu masaya vurup şaşkın bakışları altında o cool ses tonumla;
-bir gun okeye 4.ararsam bu masadan hiçbiriniz olmayacaksınız, deyip çekip gideceğim. giderkende -haa bu arada okeyin ikisi de elviste , deyip ortamlarını bozacagım.

12 Tem 2007

akvaryum dedektifi

genellikle ayın 2. haftası ve 4 haftası arasında 10 gunluk depresyon gecırme donemlerım var.yok ya oyle ıstatıksel bır sey yok.her daim gecırıyorum.ama yogun oldugu dönemler mevcut.bu aralar o yogunluk donemındeyım.genelıkle hıc ızlemedıgım tv yı acıp sabıt bakıslarla sacma programlar ızlıyorum.
2 gundur nerdeyse tv nın basından kalkmıyorum.boyle donemlerde favorı kanallarım seri katıllerın oldugu,adlı tıp dedektıflerının pır pır döndüğü, buyuk hayvanların kucukcuk hayvanları yedıgı kanallar silsilesi natıonal,zone vb. kanalları takıp edıyorum.
Geceye, yeme onu pıs hayvan odaha mınıcık,ay ay gitti dag gıbı karınca,şerefsız kaplan vejeteryan olsana, gıbı doga dengsını bozmaya calısan acıklamalarımla geceye damgamı vuruyorum.ama en son serı katıllerde kızcagıza tecavuz edıp olduren denyoya -tuu tuu yazıklar olsun sana, deyıp tv ye dogru tukurunce bır duraksadım.tv yle konusuyordum,konusmayı bırak hep hakaret edıyordum.kendısınden ozur dıleyıp akvaryum kanalını actım.
izleyıp sakınlesecek tv ylede aramı duzeltıcektım.fekat nerdeeee. o kadar cok katıl hayvan ızlemıstımkı akvaryumdakı sakın sakın dolanan balıklarında acaba hangısı gızlı katıl olabılır dıye beklemeye basladım.tv ye yaklasıp hareketlerını ızledıgım balıklardan bırınden suphlendım. zira hep kameraya cıkmaya calısan oydu.hemen dıgıturku arayıp olayı bıldırmek ıstedım bır cok hayvanın hayatını kurtarabılcek gucte oldugumu farkedınce bı sıgara ıcıyım lan dedım.ıctım.sonrada uyumusum.sabah hemen gene kanalı actım aynı balık duruyormuydu.hepsıde bırbırıne benzıyo japon serefsızlerı dıye kufredıp ,aman ya banane dedım.
iyi mi, değil.

10 Tem 2007

kompleks mi ? hadi canım hadi

konser vardı çalıştım,çalışmaz olaydım
shakıra'ymıs
elime iki shaker versınler ben daha guzel sallarım.nedir kardesım bu erkeklerın sallama fantezısı anlıyamadım.yıllarca dansozle buyumus bır toplum olarak,hala elın kadını gelıp ıkı sallıyor dıye hayran hayran ızlıyorlar.lan bızım sulukulede bıle daha guzel oynarlar.ama yok olmaz , ılla allayıp pullayacaksın.
-abı kadın cok guzel oynuyo
evet elın yabancısına guzel gelırde senın kulturun bu zaten , neyı guzel gelıyor anlamıyorum kı.
idda ediyorum shakıra doguya gitsin,oynasın,orda kadını kapıp anam bu mide krampı gecırıyor tuhaf tuhaf bıseyler yapıyor dıye hastaneye yetiştirirler.yazıktır insanların insaniyet duygularıyla oynanırmı.sonra bize bişey olsa , midemizi tutsak , kıcımız basımız ayrı oynasa agrıdan,alkışmı tutacaksınız.
abi kıza bak ne guzel kıvırtıyor
abı bu kız bayıldı ya,öldümü acaba ?
aman bosver lan , shakıra var onu izleriz . nefes alsın yeter

tamam be güzel kadın , seside fena değil (canlı performans dışında) , iyide oynuyor tamamda , sizinde pavlov un köpeği gibi iki kalçada ağız sulandırmanız beyninizi sulandırmıyormu.
şhake it up şekerim!

8 Tem 2007

wanted shoes (bulana 150 ykr)

yukarıda gördüğünüz ayakkabının diğer teki kaybolmuştur.bulanlara tam tamına 150 yeni kuruş verilecektir.
üzgünüm , anti yerleşik yaşam adına kurduğum dernekten ancak bu kadar para toplayabıldım ki o da bir arkadaşımı sakız almaya çalışırken yakalamış, utanmıyormusun ben burda ayakkabımın tekını arıyorum sense sakız cıgneyıp belkı bır ayakkabının altına yapısacak bır madde uretıyorsun deyıp kandırmıs,elındekı tüm 2 adet bozuklugu almıs idim.neyse bu mal varlıgımıda ayakkabıyı bulana harcıyacagım .kurdugum dernek adına yaptıgım yanlış olabilir ama hiç olmaz sa akp' ye girer bunu unuttururum diye düşündüm.

efenım kendisi bir ev ayakkabısıdır.dısarda cok fazla barınabilecegini düşünmüyorum.olaki taksimde transeksueller sokagına girmiş olurda, kendini o 45 numara topuklu ayakkabıların yanında görmüşse bunalıma girmiş olup inzivaya cekilmiş olabilir diye düşünüyorum.eger beni okuyorsan ayakkaboş
sen normalsin , seni bu halinle seviyoruz , nolur geri dön, demek istiyorum.
ve onu bulan şahıs nolur kötu emellerinize alet etmeyin
evet üstü parlak lame olabılır , hatta sevımlı kurdelası bile olabilir , ama o hala bir ev ayakkabısıdır ne salsa bilir nede baska bişi , en fazla cıftetellı bılır kı o da işinize yaramaz.
kendisini bir masal ayakkabısı zannedip bilerek kaybolmuşsa, eger eger oyle birsey yapmışsa ,ona diyeyim ; seni burnundan tutar e-5 'e atarım bilesin.
manyakmısın dön evine, bak eşin aglıyor , aglar tabi günlerdir seni bulamadım dıye bar bar bunun eşini gördünüz mü diye barmenlere sorulmaktan helak oldu yavrucak.tab ayakkabısı olabılecek kapasiteye sahipken bar ayakkabısı olsun istermiydi. neyse onada bır cintonik ısmarladım ama illa tutturdu ben şampanya dökülüp icilecek ayakkabıydım şimdi şu halime bak diye.
ah ah
kimse kadir kıymet bilmiyor annem , senin ayakkabın gibi hiç biri vurmuyor annem



5 Tem 2007

Hysterical Blindness

bir güne bu kadar çok şey sığdırılırmı.3.filmi izlemek üzereyim.2.si hysterical blindness

bizde turkcedekı halı 'aşkın gözü kördür' olmuş.

uma thurmana altın küre kazandıran film.her ne kadar h.b histerik olmak herkesle birlikte olmak anlamına gelsede,filmde anlatılmaya çalışılan şey başka.yada bence :)

barda en son uma sorar:

-benim neyım var

-gercekten bılmek ıstıyorum

barmende cevaplar:

belki herşeyi iyi göremiyosundur

uma da derki

-fuck you


yada turkce altyazıyla anladıgım bu

ama yınede farkettım

herseyı ıyı goremıyoruz ve hısterık bır halde gercegı arıyoruz.kedi gıbı dışkılayıp, ustunu kumla kapatıyoruz , ıcgudusel.sonrada gercegı arıyoruz.oluyoruz hystrerical

fincan kendine gel!

ikimizde yorgunduk,acılıydık.ikimizinde yüreğinde kalan tortular vardı.farkettik.
ne benim gücüm vardı nede onun ve tortularımız kahve fincanındaki gibi , sapkın bir falcının elinde yorumlanıyordu..her seferinde falını kapatan umutsuz aşık gibiydik.hep bu sefer iyi birşey cıkacak diye bekledik.
bilmeliydik.kahve karaydı.karası kapkara.ve kapkara, kömürgözlümü betimlemek dışında kötü karaydı.bu yazıda bir karalamaydı. o kadar

klip zamanı (aslında kalkıp gitme zamanı)

çok sıkkınım.hiç birşey keyif vermez ya hani.vermediği içinde kendini suçlu hissedersin.herşey iyidir aslında.kötünün iyisi.ama olsun iyidir lafı geçiyordur.ve sen böyle bir donemde iki kolun iki bacagın , seni seven arkadasların olduguna şükretmelisindir.ama şımarıksındır birşeyler eksiktir.dedim, kötünün iyisidir.ve kabullenmek elinden gelenın en iyisidir.böyle şartlandırılırsın.başına ne gelirse gelsin etrafına bakmalısındır,mutlaka senden daha kötüsü vardır ve sen bu acılı dünyada o acılara bakarak kendini şanslı saymalısındır.ne saçma hayır saçma değil zavallıca.
neyse sıkkınım klip izleyelim ,dinleyelim

biri sayın Natasha Atlastan Mon amie la rose



diğeride peyk'ten suluşaka




4 Tem 2007

anti-yerleşik yaşam


Taşınalı 1.5 ay oldu.sadece taşındık.daha yerleşik yaşama geçmedik.hadi ev arkadaşımın işleri bu aralar daha yoğun.peki ya ben, nedir bu halsizlik bu vurdumduymazlık anlamıyorum.insan belli bir süre sonrada alışıyor, hiçbirşeyi yerleştirmiyor.giyecek giysi bulmak için elbiselerimin üstüne atlayıp( ki marmara'yı dolduracak kadar kıyafetım var ne yazik ki) bir kaç kulaç atıp elime geleni değerlendirmeye çalışıyorum.eğer özel bir günse mesela dünya süt günü gibi ,nefesimi tutum derinlere dalıyorum,daha hiç farketmediğim için giymediğim bir çok kıyafetım olduguna emınım.bu zengınlık veya sımarıklıktan degıl ,kısa bir sure oncesıne kadar kıyafet tasarlayıp satıyordum,hem iş için hemde zaafım yüzünden giymeyecegım bir çok şeye sahıbım.ve bir şeye sahıp olmak çok can sıkıcı.olmamakta sıkıcı.bu çelişkilerle yaşamakta sıkıcı.tabi hayatım sadece bu sacma çelişkilerle dolu değil.bunlar asıl sorunlarımı örtbas etmek için kendıme oynadıgım bir oyun.yani evde beslediğimz kaplumbam vedat kendini ölen arkadaşı sedat hatta sedat peker hissetmeye ve tehditkar bakışlarla kol sallamaya başladı ,misafir olan kedimizse kendını kopek sanıyor.hayvancıklar celıskıyle dolu yasamımda kendılerıne celıskı yaratmak zorunda kalıyor olabılırler.şöyle kendını temizlikçi sanan,aşcı sanan bir hayvanımız olamadıkı.
şimdi 1.5 ay önce -a ne güzel versene deniyim, diye ev arkadasımın ayakkabısına el koymustum,bugun arıyoruz arıyoruz tekı yok.şimdi ben ne olayım ? arkadasının ayakkabısını sorumsuzluk ve dagınıklık yuzunden kaybetmıs denyo birimi ,yoksa kendini kül kedisi zanneden bir şizofrenik mi?
en kolayı düzene karşı gelen bir anarşist taklidi yapmak,hatta yerleşik yaşama karşı eylemlerim devam edecektir gibi vaazlar vermek.evet evet kahrolsun yerleşik yaşam,kahrolsun çifti olan ayakkabılar.bunu ev arkadaşımada kabulettirdim mi sıyrılırım bu işten.


Audrey Hepburn ve çakma ben


İnsanın arada kendini şımartması gerek.bende kendimi Audrey Hepburn' e benzeterek şımartıyorum.filmlerini ki konu olarakta oyunculuk olarakta bakmak dışında tam bir zerafet ve doğal güzellik ikonu olduğunu düşündüğüm audreycim'e hayranlığım günden güne artmakta fekat benzerliğim günden güne azalmaktadır.belkide hiç sahip olamıyacagım o kadınsı tavır ve kibarlığa olan hayranlıgımın bir göstergesidir.


kendisinin funny face,breakfast at tiffanys,roman holiday gibi filmlerini izleyipte hayran kalmıyacak kişinin aklına 2 şaplak atarım.aynı zamanda ölümüne dek unicef elçiside olması hayranlığıma hayranlık katmış bu hayranlık hastalık derecesıne gelmeden kendimi sınırlamışımdır.ah audrey ah şu donemde yaşasan, beyoglunda o incecık topukların ,beyoglu beledıyesı tarafından mahvedılmıs yerdekı taşlara gırmezde düşmezmıydın.o sıyah elbıselerın bu kuresel ısınmada seni pısırmezmıydı,o incecık halın burdakı şişko kocaman kalcalı kdınlar trafından kıskanılıp bır suru ıyy ne zayıf laflarına maruz kalmazmıydın,o degısık sapkalarınla dolasırken o ıncevık belınle suzulurken o mınık cantalarınla rahat rahat dolasırken kapkaccılar senı kapıp kacmazmıydı,o yedıgın bır cok lafa karsı kıbarca yıne gulumsermıydın.

ahh ahh sonre nıye boyle bır kadın olamıyorum dıyorum.benıde koyun romaya ,parıse,tiffanys ın onune.

3 Tem 2007

gothic ve götikler

tabi Marilyn Manson konseri olunca gotik kız ve erkeklerimizinde olmaması olanaksız birşeydi.evet gotik güzeldir fekat bizimkiler dünyadaki gotiklerin tarzıyla kıyaslanınca dolapdere gotikleri gibi oluyorlar.yani her siyah far sürüp her siyah giyinen kendini gotik diye satmaya çalışıyor.bende eskiden gotik giyiniyordum.japon street fashionu izlemeye başladıktan sonra kendımden utanıp sıyrıldım.olabilecegım sey olmalıydım.özenti olamazdım.konserde herkes siyahken bizim ekip gayet mulayım bır sekıldeydı.ben yesil makyaj yapmıstım ev arkadasım tıpık olga gıbıydı ıkımızde pamela anderson un sahilde güvenlik dizisinden fırlamıs gıbıydık tabı cakmaları olarak.yanı gotiklerin en sınır oldugu tıplerdık.bir çok sinir dolu bakıs arasında süzülüp durduk -ne bakıyorsunuz götikler, dedıysekte bakmalarını durduramadık.neyse ben cantamda sıyah far buldum ve ısı tıcarete dokmeye karar verdım.gel vatandaş gel 5 dakkada gotık ol kampanyası baslattıysamda pek basarılı olamadım.neden, cunku sıyah far ucuzdu ve hepsındede vardı.ne gotik ne götik olarak yaşamıma orda devam edemiyeceğimi anlayarak huzurla evıme dondum.zaten marilyn manson'da soyunmamıştı :P

Marilyn Manson , Vip ve Biz


bugün marilyn manson'un konserine gidicez diye tutturduk.ev arkadaşım da bende istersek organizasyonda çalışabılır ve konsere zaten gırebılırdık fekat bız zor olanı severız dıye, aman yok ya resmen kıcımızı kaldıramadık ıste, gıtmedık, calısmadık ama yınede konserı ızlemek ıstıyoruz dedık.bındık servıse.bi şekılde ıcerı alırlar bızı dedık.onca yolu çektık ,yaklaşırken lan ya almazlarsa telaşına büründük.yanımda kalem kagıt vardı, dur mr.bean dekı gıbı vip card ı cızelım dedım.kesın alırlar o zaman. yukarda gordugunuz resmı cızdık,ev arkadasım ve ben oluyoruz resımdekı.ustunde RADAR VİP CARD yazıyor altındada ısımlerımız , bır sorun cıkarsa bunu kullanırız dedık.kapıdan gırısı bır sekılde ki yıne komık bır tıyatral yetenegımizle aştıktan sonra bır guzel denızımıze gırdık azcık olan paramızla arkadasımıza yavsayıp yemek ısmarlattık,sonra guzel bır yer bulup oturalım dedık.ee bız özel ınsanlar vıp te oturmalıydık.baktık vip salonu var kımsecıklerıde almıyorlar.işte dedık resmımızı kullanmamızın sırasıdır.ev arkadasım resmı kaptıgı gıbı vıp salonunun kapısına dıkıldı.ve sonuc

bızı ıcerı aldılar, hemde sevıncle ayaklaramıza kırmızı halı sereceklerdı ama ben renk korüyüm diyerek abartıdan kacındım.gercekten aldılar.mr.bean ın fılmınde almıyorlardı,turkıyede bızı aldılar.

tabı abartıp marilyn'cıgımı ızlerken acaba sahne arkası card'ıda cızssekmı dıye dusunduk ama sonra performansını begenmeyıp vazgectık.hem neme lazım marilyn bızı cok sevıp bızde kalmak ısteyebılırdı,temız carsaf neyın yoktu.ayrıca makyacı falan akar onu hıcbır deterjanda temızleyemezdı.evet kırlenmek guzeldı, ama hıcbır deterjan firmasıda kapı onunde kı marilynı alıp yatagına yatıran reklam koymuyordu.temkınlıydık ve eve geldık.marilyn'de soyunmadı zaten boşuna ızledık :P

29 Haz 2007

çakma bunlar çakmaaa

ünlü bir gece kulübünun barmaidliğini yaptığım dönemde öğrendiğim bir terim vardı.ÇAKMA.
her içkinin alternatifi olan daha ucuz içki vardır.jack yerine jimbeam baileys yerine feeneys, cointreau yerine tekel portakal likörü , votka yerine su gibi :) bu içkilerin çok pahalı fiyata satıldığı kulubte cancağızlarım bilmeden en ucuz içkileri içip duruyorlardı.aman bananeydi zaten onlar içki içmeyi bilen insanlar değildi ki, ortama geliyorlardı.ortamdan kastım kızlar, kızlara benziyen yaratıklar vesaire.
bir gün elimdeki tüm içkiler bitmişti.sabahın körü oluyordu.5 tane votka dedi adam.elinin körü diyemedim tabi.bende bardakları tuzlayıp , içine su koyup üstünede limon dilimini serip verdim 5 bardağı.adamlar içti.ya anlarlarsa diye endişeli bakışlarımı saklamaya çalışıyordum ve büyük bir ihtimal bunu yapmaya çalışırken çok salak gözüküyordum.neyse konumuz benim salak görüntüm değil.ayrıca salak sensin.
adamlar shot bardağındaki suyu bir güzel içtikten sonra bir tanesi bana döndü , elinde bardak bana seslendi.tamam dedim farketti , yandık.-ben sizden votka istemiştim siz bana tekila vermişsiniz dedi.evet tekila istediğini sanıp bardağı tuzlamış ve limon koymustum.salak adam, onun içindeki su su diye kafasına vurmak istedim ama yine içime atarak bugünlerdeki deliliğime sebeplerden biri olarak ekledim. o günden sonra erkek kısmısıyla ilgili görüşlerim netleşmiş oldu.içeriğe önem vermeyen ambalaja önem veren bir topluluktu .her şeyin çakması onlara mübahtı.hatta 5 ,6 tokat çakmakta.
en sevdikleri reklam tokai çakar çakmak olan bu topluluk yüzünden ki biliyorsunuz arz talep ,çakma bir sürü paris hilton doldu ortalık.boşuna agızlarından salya akarak su gibi kız demiyorlar.neymiş o bir ikon muş.çok seksiymiş hatta tam da bir kadınmış.saçmalamayın deyincede kıskanıyormuşuz aslında diye bilinçaltımızı okuduğunu sanan bir sürü zevzek.o paris hiltonu alır, tuzlar, üstünede limon koyar önünüze atarım.gerçi bu sizin hoşunuza gider.bak yine sinirlendim.neyse bu çakma paris hilton benzerlerine daha sonra belgelerimle yer vereceğim.evet sıkılıyorum evet başka işim yok.

28 Haz 2007

yarın çok geç olabilir falan filan


ne zaman en zor günlerimi yaşıyorum desem ardından daha zor bir gün geliyor.artık derken bir duraksıyorum.lan ya daha zoruda gelirse şimdi yalancı olmıyım diyorum.o yüzden üstünde hiç bir baskı hissetmiyeceğim bir cümle buldum;bugüne kadarki en zor günlerimi yaşıyorum.bende istemezmiydim bir elimde cımbız bir elimde ayna ama olmuyor sevdiceğim
bir elimde sigara bir elimdeyse sana ayırdığım dokunuşlar.
..........
yarın çok geç olabilir sevgilim
mesela yarın ben ölebilirim
ağır ağır demir alır gibi limanından yaralı bir gemi
kıyısız bir denize açılabilirim
artık ne bir fırtına anlatabilir beni sana
ne de alelacele seviştiğimiz zamanların tehlikesi
yarın kendimi bir yaprak gibi dökebilirim sonbahara
yarın kendimi bu şiir gibi kanatabilirim
...........
ugurkan erez ,şaka be o denyo nasıl yazsın böyle şeyler tabiki uğur özakıncı

ah ben bu sıcakta birde duygusal mı olacaktım ah başıma budamı gelecekti.üstüme kocaman şişman bir budha heykeli düşse bile bu kadar salak olurmuydum.küçükken elimdeki çekirdek kağıdını yırtıyorum diye yanlışlıkla kağıt parayı yırtmış idim.arkamdan bir çok esnaf amca koşup sen utanmıyormusun atatürkün resmi olan kağıdı yırtmaya ah bu halemı geldık vesaıre deyıp ustume yurumusler bende buyuk bır travma oluşmasına sebep olmuşlardır.o gunden sonra nerde ataturk büstü,fotoğrafı vesaıre gorsem önünde durup saygılar derdım.ah ben ataturku esnaf amcalardan korkum yuzumdenmı sevecektım.
neyse
yarın çok geç olabılır sevgılım
mesela yarın çekirdek kagıdı yerıne senın resmını yırtabılırım
ve inankı hiç bir esnaf amcada senın resmın ıcın kılını kıpırdatmıyacaktır.

Psikopata bir rüzgar


hava depresyonum devam edıyor.havalar düzelince suçu neye atacagım bilmiyorum.evde klima veya vantilatör gibi aletler olmadığı için ,evde koşup kendi rüzgarımı yaratmaya çalışıyorum.aslında şu yan taraftaki buyuk marketlerde klima var ama hem klimanın havasını sevmiyorum hemde marketteki ambalajı güzel olan herşeyi almak istiyorum.aslan burcu olmanın kötü taraflarından biri, ışıldayan herşeye ağzımızın suyu akıyor.benden daha çok ışıldayan güneş'ede gıcık oluyorum :P

bugünde dünden bir sürü plan yapıp ,hiçbirşey yapmadan oturur halde buldum kendimi.ne kadar 2 tokat atıp kendime getirmeye çalışsamda sonuçta vuran benim elimdi azcık azcık vuruyordu.tabi çevremdeki insanlarda bu halimden memnun değilller e erkekler pozitif kızları sever diye boşuna dememiş ünlü atalarımız :P

ben ne pozitif ne negatif olmak istiyoruım.izotopları o sıkıcı kitaplardan çıkarıp yakartop oynamak istiyorum.hayatımda bir katalizör olsun istiyorum.hiçbiri olmıyorsa sadece rüzgar essin istiyorum.saçlarımın yüzüme tokat attığı günleri istiyorum.şöyle kolumdan tutup üzülme geçicek demesini istiyorum.

rüyamda hala içimde yarası olan eski sevgilimi 3 el ateş ederek vurdum.sonrada hastaneye götürdüm.15 bin dolar istediler,bulamadım.tam kendimide vuracaktım,uyandım.kalktığım gibi cüzdanıma bakıyordum.kendime geldiğimde elimde cüzdan yatakta oturmuş aglıyordum.herhalde para arıyordum.garip halbuki herzaman cüzdanımda 15 bin dolar bulunurdu :P

nerde kalmıştım şöyle kolumdan tutsun diyordum aman tutmasın kimse ben biliyorum geçicek,deli gibi rüzgarda esicek.üstüme yapışan ter kılığındaki tüm stres tüm sıkıntıyı da alıp götürecek.

çok sevdiğim bir şairden yine kendime,(beğenende alabilir tabi )

Üstüstüme kapaklandım
Tıpkı bir midye gibi. Tekrar tekrar bağırmaları gerekti çağırmaları
Ve üstümden ayıklamaları inci gibi parlak yapışkan solucanları... Sylvia Plath

27 Haz 2007

güneş ve aşk.pıh

biraz önce bir dostumun ki pek yoktur blogunu okuyordum.(nihalenvarsagel.blogspot.com) eşyaların canlı lığıyla ve onlara bağlılıyla ilgili hoş bir yazı yazmış.bende farkettimki ki bilirsiniz farkındalık benim meziyetımdır :P
neyse farkettimki ben unutkanım neyi farkettiğimi bile unuttum.biraz düşüneceğim.yazmayı durdurabılsem şu an siz bu halimi farkedemiyecektiniz bile ama napıyım.uf
tamam farkettimki yaklaşık 15 yıldır benle olan oyuncağım var ve zamanla araya katılan dıger oyuncaklarım.bunlar genellıkle hayvan kılıgındaki peluşlar.ve ben bunları 15 yıldır üşenmeden yatagımın ustune diziyorum.yatarkende kaldırıyorum.fakat bunu nıye yaptıgımı bılmıyorum.yüzlerine bıle bakmıyorum sadece yataktan kaldır yataga at.yoksa ben erkekmıyım :P
insanlar yazın ayrılmalı kışında barışmalı bence.bu sıcakta iki tarafda bırbırını cekemıyor,birşeyler anlatıyorsun ' ya bu şimdi acaba ne anlatıyor bu sıcakta ' diye düşündüğünü anlıyorsun karşındakinin.özlemişsin sarılıyorsun vıcık vıcık ve bu vıcıklığa katlanma derecenide sevgi derecesi sanıyorsun.e butun gun sıcakta yemişsin güneşi gözlerin yarı kapanmış son gücünle bakıyorsun sevdiceğine ama nafile 'niye bana oyle bayık bakıyorsun yoksa yoksa benı sevmıyormusun artık' cümlesiyle karşılaşabılırsın.yada kollarını kaldırmış ona sarılacakken allahım ya ter kokuyorsam endişesiyle gergin sarılabilir ama bu sayede sarılmandaki hissizlikle gerginlik yaratabilirsin.tabi en kötüsüde özlemle hissetmek istediğin o sevginin sıcaklık hissini yazın bu sıcağında hissedince fenalıklar geçirmek oluyor.şöyle kışın buz gibi havada gelsen olmazmıydı.bak ne kadar çok sarılıp sevgimi belli ediyordum sana.gözlerim faltaşı gıbı açık,ter kokmayan,tir tir titreyen karşında.yok yok yazın insanlar ayrılmalı.yada plastik havuz alıp içinde takılmalı.

güneş seni yeneceğim.peh

ay çok sıcak.bu sıcak ta değil başka bir şey.tüm enerjimi emen,kirpiklerimi bile birbirine yapıştıran,beni o koltuktan bu koltuğa atan, buz gibi bir adada buz gibi bişeyler içip buz gibi esprileri olan arkadaşlarımı düşünmeye iten bir şey.e kötü esprili arkadaşlarda bu günler içinmiş demekki.hava depresyonu geçiriyorum.haftada bir duş alan sudan nefret eden( ama asla pis kokmayan ) ben , şimdi suyu öpmek istiyorum.günde 3 kez suyun altına girmeme rağmen banyodan çıktıgım dakikada vucudumdaki tüm suyu emen güneş seni yeneceğim diye salak bir sinirle güneşe bakıyorum.tabi sonra gözlerim kamaşıyor bikaç dakika göremiyorum.şerefsiz silahını hızlı çekiyor.bir dahakine güneş gözlüğümü hazırladım.sırf gözlüğün önünde güneş kelimesi geçiyor diye takmayabılırım bıle.gerekirse birkaç japon dövüş sanatı izleyip gözlerime kuşak bağlayıp saldıracağım sana.hiçte bile, evden çıkmıyor olmam senden korktuğum anlamına gelmiyor.sadece biraz yanlız kalmam lazım.

deli cevat mı....

haftada bir yakın olduğum iki kız arkadaşımla buluşurum.yok 2 tane daha yakın olduğum kız var ama onlarla pek görüşemiyorum.neyse görüştüğüm 2 kız la birlikte 3 kız olarak hadi birbirimize
isim takalım dedik.birine paris dedim ki mitolojık bır ısım, hadı mıtolojıyı bırak unlu bır ısım,2.sine viki dedik,victorya beckham gıbı sacı var dıye,pekı ben
benı baya düşündüler bulamadılar
sonra o an geldi
peki neyim ,hangi ünlü isimim? dedim
-deli cevat
deli cevatmı
-evet
peki

yani bir dönüp bakmam lazım,ben nerde hata yaptım , yada yada ben ne güzel insanım,
neye göre değerlendireceğim bulamadım
sonra isminden tatmın olmayan ben dediki' e peki bıde gobek ısmı bulalım'
bak hala denıyorum ,kurtulus olur belkı dıye
1.sıne birayı cok ıctıgı ıcın sünger bop dedık
hosuma gıtmıstı cızgı fılmlerden ornek verıyorduk,evet evet devamdı
2.sıne hayvanları cok sevdıgı ıcın elmayra dedik
peki ya ben
ya beeennn
ben şirinlerden huysuz şirin oldum
ya arıza olmak hoşuma gitti diye, arızamıyım şimdi
dabi dabii

26 Haz 2007

Soğan Başı

şöyle başımı alıp gitsem diyorum.gerçi hep diyorum ama başım ve ben aynı yerde dolanıp duruyoruz.intiharı düşünerek geçen bir gecenin sabahında o anlamsız günü yaşamak gibi,gitmeyi düşünerek iki adım atamamak.yaşamının ve gidebileceğinin elinde olmasını hissetmek.elimizde hiçbirşey kalmamışken.
hem nereye gideceğim.gittiğim yerde mutlumu olacağım.
başım ve ben.yok olmaz.değiştiriyorum.şöyle başımı almayıp gitsem diyorum.o burda kalsa bende deliliğimle dolansam.oh birde şarkı mırıldanırım
Menim belalı başım
Gamdan yel alı başım
Felek yemid içipti
Olmaz safalı başım

uff sabah sabah
Adana'da semt pazarına giden bir kadının başına 6 katlı bir apartmandan banyo taburesi düştü. Yaralanan kadın hastaneye kaldırıldı.
Kadının başında parçalanan tabureye sahip çıkan olmazken, polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.

New York'taki evinde bugün göz altına alınan süper model Naomi Campbell'in temizlikçi kadının başına telefonla vurduğu bildirildi.


Adana'nın Kozan İlçesinde İki Katlı Evlerinin Saçağından başına Beton Parçası Düşen kadın Hastaneye Kaldırılmak İstenirken Hayatını Kaybetti.

ben diyorum bir insanın başına ne gelirse başından gelir :P

hiç bir yazdığımı sevmıyorum artık

23 Haz 2007

zaman dur.dur.dur.dur MA

zaman dursa ve yaşlanmasam diyorum.ama gözlerin ne çok şey anlatıyor dediklerinde ,yaşadığım zamandan deyip geçmişime tutunuyorum.beni var eden geçmişim,kaçamıyorum,kaçmıyorum.ama yine de yaşlanmak...

ruhumu o kadar yaşlı hissederken, aynada genç bedenimi görmek,çelişmek.
peki bedenim yaşlanınca ruhuma ne olucak diyorum.ve ruhum,beden yaşlandıkça ona sığamayan obez bir bir çocuk.bedenime sığmayan obez.
ruhum her gün birşey yedikçe ,bedenimden eksiliyor.yinede gelecek yaşlılığımı seviyorum.gözümün altındaki morlukları,yüzümdeki acı tebessümü.seviyorum.nerelerde oluşacağını bildiğim kırışıklıklarımı da.görmemezlikten geldiğim yorgunluğumu da.yüzüm kırışıklarla haritaya dönsede seveceğim.yolumu bulamıyorum derken yol çizen yüzümü.
seveceğim.
elimdeki çizgilere bakıp,çok kısmetlisin, hep mutlu olacaksın diyen falcılarada 2 şaplak atacağım.ne derlerse ne yaparlarsa yapsınlar nasılsa ben kısmetliyim, bu mendeburluktanda kurtulacağım.2 şaplakta kendime atacağım.kan dolaşımım hızlanır kırışıklarım çıkmaz belki diye.evet seveceğim ama ya onlar genç ruhumu sevmezse...

21 Haz 2007

En Zoru

ben birini sevsem,oda beni sevse.
ikimizde aynı anda bizi sevsek.
komplekssiz,geçmişsiz,öğretilmemiş,öğrenmemiş,öğretmemiş

kadın kadın olmayı ,erkekte erkek olmayı öğrenmemişken,daha dalında elma gibi

aynı renkte olmamayı kabullensek,aynı yarıya ait olmadığımızı bile bile


çürürüz elbet

çürürüz ama birlikte

dalımızdan koptuk birkere,çürüyeceğiz elbet



daha elma

dalında gibi


ussuahkam

o

l

m

a

z

m

ı

k

i?

Kızgıncık


kızgınım,herkese kızgınım işte

kendime,evime,işime,sevdiklerime,sevmediklerime,bedenime,aileme,ben görmediğim halde parmağım kadar buyuklukte olup evimde cirit atan böcüklere,böcüklere boy ölçmede kullandığım parmağıma,güneş görmediği için hastalanan vedata,güneşe koyduğum halde bir teşekkür etmeyen vedata,hiçbişey yapmasada vedata,beni başka kadınlarla rekabete sokmayı isteyen erkeklere, tüm dünyaya kızgınım,varmı

yok.

olamaz tabi kızgın olsam ne olur.sanki çok umurlarında.hadi diyelim umurlarında, niye kızgınsın yavrucagım dıye sorduklarında ,ay ne bileyim içim sıkıldı,böle bi tuhafım diye verdiğim cevaptaki şımarıklığı farkettiklerinde ne diyeceğim.bir bir haklı olduğum sebeplerimi sayacağım,içimi kusup o sabırlı hoşgörülü zannetikleri grkm hayalinimi yıkacağım.ay yok uğraşamıyacağım.mümkünse niye kızgın olduğuımu sorgulamayan ilişkiler kuracağım.hem onlar da bana kızgın olabilirler bunu göze alamam.gerekirse kızgın demedim kırgız dedim diyip tanyeli gibi kıvıracağım.ben kıvırırken iki dublede masaya attıracağım.garsoon diye bağıracağım.nerde benim mezelerim diye kızacağım.tüm hıncımı ondan çıkardıktan sonra diğerlerine olan kızgınlığımı unutmuş olarak rahatlıyacağım.sonra garson bana kızacak için için.aman banane oda başkasından çıkaracak. belki masaya iki duble atacak gidip barmene bagıracak ve sonunda oda beni unutacak.ohh

19 Haz 2007

gülriz sururi ve ufo'lar

hani komik yazacaktım,hani gülmekten gülmeklere koşacaktım.bir iki tane yazıp kandırdım sizi.sonra acılarımla bıraktım.uzun yazdıklarımı az okudunuz kısa yazdıklarımıda bir çırpıda.bana ne oluyorsa yaa.sanki okurlarına kızan ünlü bir yazar havasına girdim.ne istediğini bilmeyen bir kadın daha doğru aslında.çok seversin 'uf çok seviyor ,sıkıyor',az seversin 'uf niye sevmiyor, ilgilenmiyor' diyen.ama farkettiyseniz ikisinde de uf kullanıyorum.uf bende baki.genlerime yapışmış uf'larım var.ufo'm hiç olmadı ama.sen o kadar gelişmiş varlıklar ol, hep tencere kapağı şeklinde gemiler yap.yakıştıramadım.kendileri 'vauuuv' diyeceğim bir gemi yapana kadar muhatap olmıyacagım onlarla ,bildiririm.hiç sizi aracı olarak kullanıp haber yollamısınlar.bazen yolda yürürken 'ohş yavrım hepsi seninmi' gibi şifreli sözcuklerle ayı kılıgına girip konuşmaya çalışıyorlar ama nafile.'insan değilsin sen' diye dönüp bağırdığımda da farkındalığımın farkındalığıyla şaşkına dönüp 'saamı dedik be ,yani,bztt zz ' şeklinde kacışıyorlar.uzaylı dediğin karakteri olur.lafının arkasında durur.iyice bizlere benzedi bunlar.bir trakyalı olarak onlara bir mesajım var:
hoşşşt küpek,adam gibi gelin ,yoksa taksim meydanda kzılkayalar da ufo döner yaparlar sizi
hadi dağılın şimdi
yıllarca gülriz sururi yle ufo'lar arasındaki bağlantıyı çözmeye çalıştım ama veri eksikliğinden bulamadım.saçlarıyla birşey anlatmaya çalıştı bu kadın bize tabi biz yine anlayamadık.belkide ufolara başımın üstünde yeriniz var demek istiyordu,bilemiyorum
sıkılıyorum,yazamıyorum.aklımdakileri direk yazı haline getirecek bir alet edavat icat edilene kadar da tam anlatamıyacagım.ne şans

evet hala uyuzum


halamı uyuzum

yeni eve taşındım,yeni işler buldum,yeni elbisemi giydim,kaplumbamı yeniden sevdim,martı janıtınıda sevmiştim ama sanırım yemişler.yeniden yeniden yeniden.hep yeniden başlıyorum,olmuyor ,olmuyor hala mutsuzum.herşey yeni,sanırım ben eskiyim.bide ayakkabılarım eski ama pek giymedim yeni gibiler.sanırım ayakkabım gıbıyım.bazen topuklu,bazen spor,bazende şapıdık şapıdık,hayırlı olsun diye üstüme basmayın,eskiyim ben eski..

.

17 Haz 2007

üşüyorum...

aramız mı,seviyorum başka birini mi,aslında olabilirdi mi,fakat cok gec mi

ne dıyyoorsun yar.......
üşüyorummmmmmmm
görmüyormusun
görmüyor
görmü
GÖR....


geç kalmışım zaten derken gecikenlere,geciktiğindede ,gelmiyordum zaten demesinler diye

16 Haz 2007

sobe...

önüm
arkam
sağım
solum
sobe sobe sobeelim
kolum
aklım
bedenim
sana gebe

saklanamıyorum,saklayamıyorum
ben hep bir
ebe...

7 Haz 2007

morgic'li martı janıtın


evde herşey toplu şu an ,bugün taşınırım umuyorum.vedatı bu dağınıklığı görmesin ,ayrılıyor diye hüzünlenmesin diye önceden yeni eve taşıdım.zira vedat vedalaşmayı pek sevmiyor giderken el bile sallamadı eve.ama kendisinin yemlerini burda unutmuşum,umarım unutmuşumdur belki bilinçaltım eve el sallamadığı için onu cezalandırmak istemiş olabilir,bilinçaltı bu pek güvenmemek lazım.şimdiki deneyimiz bir kaplumbağanın açlığa ne kadar dayanabileceği,birazda kadir kiymet bilmesi isteğim tabi.eğerki eller kadir kıymet bilmiyor annem ,senin kadar kimse sevmiyor grkm diye şarkı söylerse kendisini affedebilirim.
yeni işler bakarken bana en uygun olanının morgiç uzmanlığı olduğuna karar verdim.pek zor birşey değil nerde olsa morgiçi tanıyabılırım,renk körü olmadığımı kanıtlayan belgeyle kapılarına dayanacagım.üstüme mor birşeyler giydikten sonrada 'mor benim en sevdiğim renktir deyip hahah diye şuh bir kahkaha atacağım.tabiki beni işe alacaklar.evi olmayanı ev sahibi yapma hayalinin başka bir adı olamazdı zaten ,adamlar açık açık buna inanırsanız bir tarafınızın ne renk olacağını söylüyor.açıksözü çok severim bence üniversitelere açıksözlü olmayanları almasınlar,ima edenleri hemen dışlasınlar üstü kapalı konuşanlarada başörtülü arkadaşlarımız için yaptıkları gibi kabin ayarlasınlar.yeni evimde yeni bir ev hayvanına sahibim,aslında ev hayvanı denmez apartman boşluğu hayvanı kendisi.oraya düşmüş bir martı ,sakat olduğu içinde güvenli bir yuvaya sahip olmuş oluyor,tabi hemen benim penceremin altında olmasıda bir işaret benim için,kendisini hemen evcilleştirip adını janıtın koyduk,ilk olarak kendisinden farkında olmadan kardeşlerini tavuk döner zannedip yediğim için özür diledim biraz bozuldu ,'ama tadınız çok güzel be 'deyince farkettim, arkasını dönüp çaktırmadan sevindi.kimseye yukarıdan bakmadığım gibi bir martıya da bakmamıştım,gariplermiş.yan yan bakmasını psikolojisinin bozukluğuna vermiştimki veterinerlik okuyan ev arkadaşım onlar öyle görebiliyorlar dedi ,aynı anda iki gözüyle bakamadığı için bi otaraftan bir bu taraftan bakınıp duruyordu.bende söyle bana janıtın hangi taraftan güzelim diye sorduğumda arkasını dönüp kıçını gösterdi,bunu bir hakaret olarak değil seni yürekten görüyorum grkm diye algılamak istedim.bunu algıladığım gibi bir ağlamak isteğiyle doldum,ama janıtın beni ağlarken görmemeliydi çünkü onun aglayan bir insana değil güçlü kollara ihtiyacı vardı, bi dakka ya yoksa o benim ihtiyacımmıydı yoksa bende bir janıtınmıydım hemen arkadaşıma dönüp lan yoksa bende yan yan bakıyormuyum diye sordum muhatp olmadı bende janıtın gıbı arkamı döndüm
bu sapsayın kiya (sapı yanlış anlamayın sayın kiya, bir baltaya bir sap gibi) benim her türlü bilgi açlığımı kullanmış benimle yıllarca dalga gecmiştir.kendisine seneler önce sorduğum mısır avrupa birliğindemi soruma karşılık kendisi dalga geçmekle kalmayıp elaleme de anlatıp onlarada dalga gectırtmıstır.ama o zamanlarda farkettirmediğim yuksek zekam aslında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu.yani mısır bile avrupa birliğine alınır ama biz alınmayız demek istiyordum ama bu kadar politik gözüküp korkutmak istemedim.mısır ki sofralarımıza ,sinemalarımıza,tatil yörelerimize girmiş avrupa birliğinemi giremiycekti

6 Haz 2007

iwo jima'damıyım ben


kendimi bu aralar 2.dünya savaşındaki iwo jima adasındaki japonlar la çıkartma yapmaya çalışan amerikan askerleri arasında kalmış gibi hissediyorum.dün belgeselini izledim ve bir anda evet ben burdayım tam ortada diyiverdim,zira kendimi koyacağım başka bir mecra kalmamıştı.japon askerleri teslim olmamak üzere eğitilmiş ve ellerine 2 el bombası tutuşturulmuş.biri düşman için biride yaralanır veya yakalanırsa intihar etmeleri için.amerikan askerleride japonların teslim olmıyacaklarını bildiği için ya ölecekler yada öldüreceklermiş.politik düşünmeyi bırakıp niye savaştığını bile anlamayan bir sürü askeri düşündüm.2 taraflada empati kurmaya çalışıp barıştırmak istedim ama araya reklamlar girince savaşmaya başlamışlar bile. tabi japonlar adanın altını üstüne getirip tüneller gizli gecıtler kumuştu bile ,amerikan askerleride çıkartma botunda saf saf bekliyorlar,bot deyince ellerinde güneş yağı denizde güneşleniyorlar zannetmeyin ,istiflenmiş balık gibi duruyor yavrucaklar.daha adaya indikleri ilk dakkada açık hedefler zaten tak tak ölüyorlar.orda savaşmış bir asker 'önde japonlar arkadada enkaz araya sıkışmıştık ve bizi kimse kurtaramazdı' diyor hemide yapyaşlı adam o yaşta askere gönderilirmi hiç Tongue
2 tarafta hayatta kalmak için öldürmek zorunda kendi söylemleriyle istesekte istemesekte.peki grkm sen bunun neresindesin,yine kendine hangi rolü biçtin diye sormayın.bi kendinize bakın şu yaşamda kalmak için istesekte istemesekte kimleri kırıyoruz kimlerle mücadele ediyoruz.bizi ne bekliyor o adada ve elinizde kaç bombanız var
bak sıkıldım yine şimdi .empati manyağı ben büyük balık küçük balığı yemesin gitsin kendi boyunda biriyle uğraşsın deyip doğanın dengesini bile bozmak isteyebilirim.buzdolabımı bitkisel hayattan kurtarmak için fişini çektim ,otopsiye başlayıp içini boşaltmam lazım.

konuşmak çok zor...


konuşmak... sana konuşmak

izin verseydin bir kenarına konardım

istemezsen konuşmazdık, istersen herşeyi anlatırdım.dünü bugünü yarını ,izlediğim filmleri izlemek istediklerimi, korkularımı, heyecanlarımı ,beni ve seni ,en sonunda acımı,sonra gülerdik ,güldürmeyide becerirdim seni ama gülüşündeki içimi kaplayan sıcaklığı hissedince korkardın belki,çekinirdim.konuşmak,çok zor,hiçbir dilde bulamıyorum,dinliyorum ,sana anlatmak istediklerimi ifade eden hiç bir ses yok varsa da yanyana dizilmemiş,birleştiremiyorum.ağzım konuşmuyor ,kulakların duymuyor.buna bozulmazdım, yüreğim konuşurken kulaklarınla dinlemeyi denerdin.benimse, senden, ruhundan ve bedeninden başka hiç bir tınım yok artık.sesimi yutuyorum kanımda dolanıyor ismin.konuşmayı beceremedik,sevmeyi de...

5 Haz 2007

Bir panik atak'ın günlüğü...-4


yine geldin.bu sefer daha pis geldin.ömrümden ömür tükettin yine.hayır özlemedim seni hayır alışıkta değilim.gelme.
sen gelince tüm beynim karıncalandı sanki kutuplarda cıplakmıs gıbı üşüdüm kanımı çektin.bacaklarım tutmadı.ama çalışıyordum ben niye geldin.niye yanlızken evdeyken kımse yokken gelmıyorsun.ilgimi seviyorsun.niye en alaksız yerde içimdesin.niye beni gucsuz kılmak için bu kadar ugrasıyorsun.
kovulabılırdım.bu endıseyle dahada oturdun bedenıme.uzun sürdün bugun.beni yordun.hemde cok.git dedım dakıkalarca.git su an degıl bak eve gıdıcem oyle gel geleceksen hı? dedım ama dınlemedın.benı yıne kıstırdın.alacagın olsun.panik atakmış.cok serefsız bıseysın.hiç saygın yok ,saygısız hastalık.mıy mıy gelme geleceksen öldür yoksa ben kendım yapacagım...

Bir panik atak'ın günlüğü...-3


o an dünyada sadece sen varsındır.ve herşey senı öldürmek için varolmustur.sevgılınin bağrı.annenin kucağı, dünyanın tam ortası seni öldürmek için.nerdesınız
hiç biyerde ,sizin sucunuzmu ama benımde sucum değil.uzatmayın bana elinizi biliyorum geri gideceksınız. bense bu salak hastalıkla kalacagım benı hep yanlızken yakalar sız olsanız bıle o yakalar en insan oldugum anda en zayıf yanımda yakalar ve bırakmaz.siz şeker uzatırım derken bana ne gözükür o bilemezssınız.sizin sucunuzmu ama
benimde değil.
o an olmadı
sonra hatırladıgım dilde yazmaya calıstım
baska bır dıl o
aslında basıt ama o an kımse anlamaz gıbı gelıyor
belkde kendıne deger bıcmek bır anlık kurtulus
kım bılır

yazılarım siliniyor
kelimelerim havada
Yarasa!
görüntüler bulanık
tozla kaplanmış dilim
tüm sinekler kulağımda
ucuz parfüm,kaliteli içki
kaliteli parfüm ,ucuz içki
gecenin kardeşliği...
her renkten ışıklar
ama
gecenin körü
uffff
elinin körü!

Bir panik atak'ın günlüğü...-2

o an tüm şairler sana yazıyor tüm resımler sana yapılmıs tüm romanlar senı anlatıyor.cok garıp degılmı sen kendı kendını anlatamazken o an hersey senınmıs gıbı.ölmek gibi.ölmeye yakın olmak.
yaklaşmak ve gerı gelmek
aslında hepsı oyun ama bılıyorsun .biliyorsun cunku patak herseyı arastırır.bılır kalbını durduracagını,bilir tansiyonunu dusurecegını.beynının tum oyunlarını ve vucudundakı etkılerı bılır.patak kendınden korkar.baska hıcbırseyden korkmaz.kendıne yapacaklarından korkar.ve kendı kendınden gecmıstır o an.
nolur yapma dıye aglarım
nolur yapma
ıyısın ıyı olacaksın
hayırrr der patak
öleceksın şimdi burda en acız durumda
kim gelse senı benden alamaz.
işte o an ya karsı gelırsın yada bırakırsın kendını
ben bılmezdım hep bıraktım
şimdiyse kavga halındeyım.hemde komık oluyor guluyorum kendımle kavgama.
kendıme kufur ettııım kadar etmedım kımseye:kendıme agladıım kadarda aglamadım.
ya gerızakalı sende eglen bak ınsanlara.durup duruken nerden geldın sımdı.
gel egıl onumde boynunu uzat zavallı ,farkında degılmısın efendın benım hakim olmaya calısma zamana der.der o ıblıs.dogruda der serefsız
sen gectı kazandım dıye sevınırken o bırdahakı sefere daha guclu gelır.sende sevınırsın yendıkce onu ama bı yandan telaslısındır cunku bılırsın ınsan oldukca gelecek o
gelecek ve hesap soracak
sorma bende aptalım sorma bilmiyorum
yersen

bir panik atak'ın günlüğü


bu yazıyı sadece panik ataklar ki ileride onlara patak diyeceğim kısaltılmışı olarak ki hayatımda kötü şeyleri nasıl sevimlileştiriyorsam bunuda öyle edicem Smiley
neyse sadece pataklar anlasın istemiyorum diye betimleme,teşbih,kinaye vb. hepsini şeyedeceğim.umarım ederim.
efenım patak dediğim şey garip bişey.aslında insan olan yaşarmış gıbı gelıyor her zaman.belkide bunun hastalık boyutu bunu cok onemsemekten gecıyor.
ilaçlarımı bır haftadır almıyorum.cunku ılac alınca yemek yıyemıyorum.bu benım sucum duzenlı alabılsem kılomda bır fark olmazdı. ama bende nerdeee , ne saatı uyuyor ne dozajı.o sebepten ıyıce kılo verdım.ılacı bırakıncada bı yıyorumkı sormayın
cok kılo verdım dıye bırakıyım dedım bı sure ki arada yaparım.sankı bu durum hosuma gıdıyor.cunku ılacı doktor kontrolu dısında bırakmak zararlı.bosuna tedavı gıbı bırsey.
ve gece calısıyorum kı bır patak ıcın en zor seyde bu.ileerde bahsedecegım.
bu geceye donelım sonra gecmıse ve gelecegıme gelıcem.(evet patak gelecegını bıle bılır)

işteyım.en az 1000 kısı var.ısıklar ,karanlık ,ucuz kalıtelı parfum kokusu ve muzıgın bas ı .midenizi yerınden oynatan bas.
tansıyonunuzun dustugunu dusunun bide cok yuksek ateslı oldugunuz hastalık donemını .heh şimdi onu beşle carpın.bu patak oluyor
gozunuz bır yerden bır yere bakarken dalgalanıyor tansiyondakı gıbı.goruntu oturmuyor yerıne.şapşalsınız evet.bıde yuksek atestekı gıbı ugulduyor kafanızın ıcı.halısınasyonlar.
kulaklarınız duymuyor gozlerınızde gormuyor o an ve beynınız .yokki
o an gozlerımı acıp etrafa bakıyorum.etrafta eger sana bakan varsa nıye bu kız delı gıbı gozlerını acmıs bana bakıyor dıye sana bakıyor.alllahhh ıste o zaman amanın bu kısı benı farkettı kesın kotu gozukuyorum ölüyorum ben dıye bayılabılırsınız.arkadaslarım deneyımlı.asla ılgılenmezler.ki bilirler ilgilenseler ben bayılırım.cunku patak sırasında mımık el kol hareketı veya sozcukler oyle garıp cıkarkı lam felsefe yapma der ınsanlar.egerkı bu hareketlerınızı onemseyen bırı cıkarsa sız olayı dahada abartır fenalasırsınız.en ıyısı kendı kendınıze telkınle halletmektır. ki o an en ıyı doktor da gelse sıze yardımcı olamaz psıkolojısı zaten sarmıstır bedenınızı.
bu gece 15 dakka aralıkla yasadım.neden ılacımı almadım dıye.ve ınsanlar sarhoslar sarhos olmayanlar sankı hepsı anlamıs gıbıydı.ama bılıyordum kendı ıcımde yasıyordum.yanlızdım.hemde cok.dunyada benı benden cok seven olsa bıle yanlızdım.o an işte o an yazabılsem yada konusabılsem ben ben olacagım ama olmuyor lanet olası.kalbını tutmaktan elıne koluna bakmaktan yazamıyor konusamıyorsun.

4 Haz 2007

komşu komşuuuu...


Coşkun Aral (savaş fotoğrafları, Romanya)

-komsu komsu
-hu hu
-oglun geldi mi
-geldi
-ne getirdi
Ne getirdi?
Ne....

Tavşan Kaç...


TAVŞAN

Şu hendekte bir tavşan uyuyordu
uyuyordu
Varmı sana sataşan senin ile uğraşan
Tavşan kaç tavşan kaç tavşan kaçç

tekerleme

onu vurdular, gözümle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş gidiyordu

zambak dur, sana da bulaştı kan.

bir damla gözyaşından
doğurmuştu anası onu
bir avuç sevinçle
büyüttü
bir avuç hüzünle
nice zorluklar
nice ayrılıklar
ve saçlarına beyazlar
düşürerek.

onsekizindeydi
bir sevgilisi vardı
aynı mahalleden
eyüpten
henüz öpememişti bile
konfeksiyonda
çalışırdı.

onu vurdular
gözümle gördüm onu

bir güvercin havalandı.
eyüpte, o basma
perdeli evde
kurudu saksıdaki sardunya
birdenbire
bir fotoğrafın camı
tel çerçeveli
düştü
radyonun üzerinden
yere.

dağıldı kitapları
dağıldı şiirler
ve roma hukuku

güvercin
konamadı.

onu vurdular, gözlerimle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş
gidiyordu

zambak dur, sana da bulaştı kan.

Behçet aysan

Tavşan kaç, sana da bulaştı kan!

2 Haz 2007

3.şahıslara...


ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

Gözlerin gözlerime değince

Felaketim olurdu, ağlardım

Beni sevmiyordun, bilirdim

Bir sevdiğin vardı, duyardım

Çöp gibi bir oğlan, ipince

Hayırsızın biriydi fikrimce

Ne vakit karşımda görsem

Öldüreceğimden korkardım

Felaketim olurdu, ağlardım

Ne vakit Maçka'dan geçsem

Limanda hep gemiler olurdu

Ağaçlar kuş gibi gülerdi

Sessizce bir cigara yakardın

Parmaklarımın ucunu yakardın

Kirpiklerini eğerdin, bakardın

Üşürdüm, içim ürperirdi

Felaketim olurdu, ağlardım

Akşamlar bir roman gibi biterdi

Jezabel kan içinde yatardı

Limandan bir gemi giderdi

Sen kalkıp ona giderdin

Benzin mum gibi giderdin

Sabaha kadar kalırdın

Hayırsızın biriydi fikrimce

Güldü mü cenazeye benzerdi

Hele seni kollarına aldı mı

Felaketim olurdu, ağlardım

Atilla İlhan

uç uç böceğim...

Uç Uç böceğim,annen sana terlik pabuç alacak...







O da bir Buda heykelinin
taştan sükûnu gibi kendinden emin
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.

Bakmıyor
kayığa
sarılan
sulara!
Bakmıyor
çatlayıp
yarılan
sulara!

Çıkıyor kayık
iniyor kayık,
devrilen
bir atın
sırtından inip
şahlanan
bir ata
biniyor kayık!

- Yaman esiyor be karayel yaman!
N.H.RAN